Yalana dolandı sözlerim
Bakışından utandı gözlerim
Suçüstü yaptım kendime
İhanetin eşiğinden döndüm
Küçüldüm affına sığındım
Kalbimi pişmanlığa sardım
Sen ‘gel’ demeden
Ben gelmiştim bile
Sense suskun kaldın
Sözü namluya sürmedin
Bir bakış kurşun atıp gittin.
Sevdiğin mevsimden sinmiş
Eylül gülleri döküyor hüzün
Özlem eziği sefil sînem
Her yanım pişman perişan…
Taze bağışlar iğneledim günahlarıma
Ama sensiz çıkamadım vicdan huzuruna
Ah bir el vereydin yıkkın ruhuma
Yeni doğmuş masum varacaktım yanına.
Gözüme değdiğinde veda mektubun
Kara saplı hançer geçti böğrümden,
Yaralı kalbimi avutan son bir umuttan
Bir öykü geçtim senliğe yanan özlemden.
İntihar acemisi bir şair
Sırrını üfledi ruhuma
Seni özlemiş İstanbul
Sensizlikten ölmüş Haliç,
Oysa bir ‘Gel!’ desen
Gözleri kapalı koşacak koca İstanbul…
Seni dinliyorum Haliç’in dibinde
Ayrılık acısı büzerken kalbimi
Gel demezsen bu şiirin bitiminde
Susturmalı kanımdaki şairi.
Parlatırken intikamını
Öldürmeyesin pişmanlığı
Saldırsan da en kindar vuruşunla
Kalpsiz bir umut bırakma ardında.
Şiir de bitti ya işte!
Ne gel dedin ne gelme…
Koruyun beni sevda melekleri!
Hançer çekende canan kalbi
Gülleri kuşanıp candan geçmeli
Gözden göze gönül çekmeli…
Kayıt Tarihi : 26.10.2015 20:50:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!