Kılıçlı tuhaf bir köydür. Beykoz’a bağlı olmasına rağmen köylüler, işlerini genellikle Üsküdar’da görürler. Köyde Laz Hüseyin’in elli beş model bir Şavrolesi var. Her sabah Alaca’dan kalkıp Üsküdar’a giden Nuri’nin otobüsünü saymazsanız köyün ulaşımı Laz Hüseyin’in tekelindedir.
Laz Hüseyin aslen Trabzonludur. Kılıçlı’ya yeni evliyken gelmiş. Önceleri babasıyla birlikte inşaatlarda çalışıyormuş. Daha sonra, babasının da yardımıyla Şavroleyi almış.
Otuz beşinde, esmer, kıvırcık saçlı, orta boylu ve tıknazca bir adam olan Laz Hüseyin’in Şavrolesi her sabah, sekiz, on kişiyle Beykoz’a iner. Ben, onun gedikli müşterisi olduğum için, arabada daima onun yanında otururum.
İkimiz de sigarayı biraz fazla içeriz. Otuz kilometrelik yolda yarım paket Maltepe biter. Beykoz’a indiğimizde de birer bardak çay içmeden ayrılmayız. Köye dönüş için müşterilerine her ne kadar, başlarının çarelerine bakmalarını söylerse de Laz Hüseyin, beni almadan köye dönmez.
Kocaman denizlerde ender bir balık gibisin.
Bir ısıtır, bir üşütür, bir ağlatır bir güldürür;
Sen hem bir hastalık hem de sağlık gibisin.




Öykünüz çok güzel başka öyküleriniz var mı ben de karacabeyde çalıştım
Bu şiir ile ilgili 1 tane yorum bulunmakta