ürkek bir tavşan gibi gece
sokağın siyahi yüzünde ilkel karamsarlık
yaşlı bir adam köşedeki bankta akordiyon başında
rengi dönmüş duvarlarda karalanmış
birkaç isim birkaç kalp
nedense göç yollarından tüm leylekler erken dönmüş
karanlığın içinde gökteki bulutlar gibi
rüzgârların önünde savruluyor bahçede
asılı kar beyazı çarşaflar
alçak balkonda karton bir kutunun içinde elinde tahta kılıç
kimle savaşıyor bilinmez hiç kızıl saçlı çocuk
başka bir küçük elinde mavi balonuyla
tahta kapının beton eşiğinde
kimi neyi bekliyor
bilinmez
pencerelerdeyse saatler geçtikçe çoğalıyor ışıklar
hâlâ perdelerin çoğu kapanmamış
kim bilir nelere şahit
evlerdeki halılar koltuklar aynalar ve çiçekler
neşeli çocuk kıkırdıları ya da hasta yatağında tavana
gözleriyle resim çizen yaşlılar dahil
ve hiç durdurak bilmeyen
saat tik takları
belki de romantik bir akşam yemeğinde
birbirlerinin doyumsuz gözlerinin içinde aşkı yudumluyor genç sevgililer
kimileriyse sevdiğinden uzak hayalleriyle başbaşa
dalgın gözleriyle damar şarkılar eşliğinde
duvarları masadaki resimleri ağlatan
yaşlı gözlerle iç çekiyor
sonuçta herkes kendi dünyasında
kimi bir çöl sıcaklığında kimi dağ rüzgârlarında
kimiyse bir sahil koyunda kimi kuzey ışıklarının altında
kimi varlık tokluk içinde çoğuysa yokluk içinde
kimileriyse savaşların kanlı pençesinde
ah! her biri farklı bir döngünün içinde
bir varmış bir yokmuş masallarının isimsiz kahramanları onlar
geceyse hep alışık bu gösterilere milyarlarca yıl ötesinden
oyunlar hep aynı aktörlerse hep değişik
siyah satenli gecelerde üzerimize
yıldızları serpen kadim dostumuz zaman
söylesene kaç gecelik ömrümüz kaldı geriye
gerçekten bilmek ister miydik hiç sanmam
öyle bir durumda kim sayılı gecelerin keyfini
sürebilirdi ki
.............
1904202515:28
Kayıt Tarihi : 20.4.2025 17:25:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!