Gece Yarısı Düşleri 2 Şiiri - Emine Genç

Emine Genç
441

ŞİİR


38

TAKİPÇİ

Gece Yarısı Düşleri 2

Aşk senle güzel

Gözlerini bir noktaya dikmiş, gecenin gizemine dalmıştı. Karanlığı yırtıp gelen bir sesle irkildi. O anda bir yıldız kaydı. Her zaman olduğu gibi, birilerinin Allah’a iltica ettiğini düşündü. Bir dilek diledi. Sonra, sessizliğe terkedilen sokağa yöneltti bakışlarını. Gün içinde, İnsanların kalabalığından adım atılacak yer olmayan cadde, bomboştu şimdi. Yorgundu, ama canı uyumak istemiyordu. Eğer gözlerini kapatırsa o muhteşem hayali göremeyecekti. Uyanık kalmak ve yalnızca onu düşünmek, onun hayalini kurmak istiyordu. Usulca, yan tarafta duran biraz eskimiş ve rengi güneş ışıklarından yer, yer solmuş olan kırmızı koltuğa kendini bırakıverdi. Gözlerini kapadı. Bir şeyler mırıldanmaya başladı. Sesi belli belirsiz işitiliyordu. Ne dediği anlaşılmıyordu. Yorgunluktan ve uykusuzluktan çökmüş olan yanaklarından, iki damla yaş yuvarlandı, dudağının kıvrımlarına. Sonra.. şu sözler döküldü dudaklarından, fısıltı halinde..
-Allah’ım! Sen gönlümdekini biliyorsun. Bunca yıldır çektiğimiz acıların, bir mükafatı olarak verdiğin bu aşkı, ne olur koru. Bizi eski yalnızlığımıza geri yollama. Onu sevmeye, onun tarafından sevilmeye ihtiyacım var. Sen bize ışık yak, yolumuzu aydınlat, yardım et. Ne olursa olsun, sonunda vuslat olmasa bile, kalplerimizi birbirine bağladığın, bağların kopmasına müsade etme. Belki bu dünya da değil ama, hiç değilse ahırette sevdiğimden ayrı koyma. Amin! ..dedi.
Gözlerini açtığında, muhteşem bir ışık cümbüşünün altında, dans ediyordu. Evet rüya görmüyordu, işte onun kollarındaydı. Adeta, bir masaldan fırlamış prens ve prenses gibiydiler. Etraflarında hiç kimse yoktu. Buraya nasıl ve ne şekilde geldiğini anımsamaya çalıştı, hatırlamıyordu. Ne önemi vardı ki, o yanındaydı ya..gerisi boştu onun için. Gecenin ve müziğin tadını çıkarıyordu doyasıya. Sanki bir rüyanın ortasında, kuğular gibi süzülüyordular bir o yana, bir bu yana. Müzik kesilince, kendileri için özel olarak ayrılmış, masalarına döndüler. Kibarca sandalyesini geriye çekti Ekrem, kadın yumuşak bir sesle teşekkür ederek yerine oturdu, tatlı bir tebessüm yerleşti yüzüne. Bu yaşadıklarına inanamıyordu. Hayallerinde bile böylesini düşünmemişti hiç. Farkettirmeden bacağına hafif bir çimdik attı, evet dedi gerçek! bu bir rüya değil, “aman Allah’ım”. Fotoromanlardan fırlamış artistlere taş çıkartacak cinsten şık ve yakışıklıydı Ekrem, gözlerini bir an olsun ondan alamıyordu. Kalkma vakti geldiğinde Taksi bekliyordu onları. Vakit kaybetmeden arabaya binip, yıldırım hızıyla gözden kayboldular. Karanlık bir sokakta, sokak lambalarının aydınlattığı evlerin, silüetleri beliriyordu yavaş, yavaş. Meraklı gözlerle etrafa bakındı kadın. Buraları hiç tanıdık gelmiyordu.
–Neredeyiz? .. diye sordu alçak bir sesle, sanki şöförün duymasından endişe eden bir ses tonuyla. Ekrem gülümsedi. Seviyordu onun gülümsemesini. Ekrem gülümsediğinde, derin yarıklar oluşurdu yanaklarında ve çenesinde. Zaten köşeli olan çenesi, daha belirginleşir ayrı bir hava verdi ona. Siyah ve iri gözlerini muzipçe kısarak, kadına doğru eğildi ve kulağına ufak bir buse kondurdu. Daha sonra sol elini ceketinin iç cebine daldırarak, cebinden çıkardığı küçük bir papatyay kadının hafifçe dağılmış olan saçlarının arasına yerleştiriverdi el çabukluğuyla. Birden, Taksi büyük bir konağın bahçesinin önünde durdu, kapı açıldı, arabadan inip, konağın yürüyüş yolundan, arka bahçede bulunan havuzun yanına geldiler. Havuzun kenarında mini bir bar vardı. Ve uzaktan bir kemanın iç gıcıklayan sesi işitiliyordu. Kadın bu yaşadıkları güzellikler karşısında, Ekreme soru sormaya korkuyordu. Büyünün bozulacağından endişe ediyordu. Uzunca bir süre hiç kımıldamadan, havuzun kenarında keman sesi eşliğinde, içkilerini yudumladılar. Sessizce, birbirlerini izleyen şehvetli gözlerle. Ekrem
-Bu konak babamın bir arkadaşının, bu gece bizi ağırlayacak. İçinde hiç kimse yaşamıyor. Rüstem amca ailesini kaybettikten sonra memlekete yerleşmiş, emekliliğin keyfini çıkarıyor yaylada..diyerek yine o muzip gülümsemeyi, yüzüne yerleştirdi. Kadının elini tuttu, konağa doğru kısa ve ritmik adımlarla yürümeye başladılar. O büyük kapıdan içeriye, ilk adımlarını attıklarında kadının başı döndü. Daha önce hiç böyle bir ev görmemişti, saray yavrusu gibi bir şeydi bu ama içeride onlardan başka hiç kimse yoktu, Tırpandan başka. Tırpan konağın eski emektarlarından bahçıvan Ziya beyin kedisiydi. Epeyce yaşlanmış olmasına rağmen, hala uzun, parlak tüylere sahip beyaz bir kediydi. Çokda sevimliydi, hemen yanlarına gidip şöyle bir kaç hamle yaparak, kadını bacaklarına sürtündü, daha sonra uzaklaşıp gitti yanlarından. Sanki bir yere çağırılmış gibi.
Kadın üst kata doğru kıvrılarak uzanan merdivenleri izledi bir süre. Ekrem yeniden elinden tutup, gayet sakin hareketlerle onu yavaşça yukarıya doğru sürükledi. Üçüncü kata gelmişlerdi. Burası ufak ayrıntılara kadar İtalyan mobilyalarla zevkle süslenmiş bir ortamdı. Tıpkı filmlerdeki gibi. Balo salonlarını andırıyordu görüntüsü. Muhtemelen burada daha önce bir çok davet verilmiş olmalıydı. Salonun sol üst tarafında, loş ışıklarla aydınlatılmış bir şark köşesi bulunuyordu. Birde içinden ateşler yükselen bir şömine vardı. Ekrem ceketini ve ayakkabılarını çıkararak, şöminenin önündeki mindere bıraktı kendisini. Kadın şaşkın, ama mutlu gözlerle bu olanları izliyordu. Gayri ihtiyari onun yanına gidip oturmak istedi. Yanına çöktü ve o muhteşem güzelliği izlerken, başını Ekremin omzuna yasladı. Bir el şefkatla yüzünün ince kenarlarında dolaştı, sıcak ve nemliydi. Çenesini tutup hafifçe yukarı kaldırdığında, kadının dolgun dudaklarının görüntüsü, Ekreme bir anda kışkırtıcı gelmişti. Eğildi, masum ama şaşkınlıktan büyümüş ela gözlerle bakan kadını öptü. Bu öpücük öyle şefkatli öyle güven doluydu ki, kadın da ona karşılık verdi. İçinden bu yaşadıkları için dua ederken, Gözlerini kapatsa bir rüyadan uyanacakmış hissi yayılıyordu bakışlarına. Titriyordu kadın, büyük alevlerin karşısında. Hafif, hafif başı dönmeye başladı sonra. Kendinden geçmek üzereydi ki, bir sesle irkildi. Gözlerini açtı.

-Anne sen hala uyumadın mı?

Dil-ruba
17 Aralık 2011 C.tesi 08:10

Emine Genç
Kayıt Tarihi : 17.12.2011 08:28:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Rüyalar da olmasa :)

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Günay Aydın
    Günay Aydın

    Anlatım güzel. Çok güzel, akıcı. Çok beğendim.
    Yürekten kutlarım.

    Cevap Yaz
  • İbrahim Eroğlu
    İbrahim Eroğlu

    düşsel yolculuklar güzeldir ve en çok da şiire yakışır...

    Cevap Yaz
  • Ramazan Kocapinar
    Ramazan Kocapinar

    Yazan kaleme...Siir sevdalisi yürege sevgiler...TEBRiKLER !

    Cevap Yaz
  • Ölüler Konuşmaz
    Ölüler Konuşmaz

    tebrikler efenedim güzeldi yüeginize salık saygılarımla

    Cevap Yaz
  • Işık German Ersoy
    Işık German Ersoy

    * Romantik bir öykü...Sonsuz kutluyorum...*

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (9)

Emine Genç