Hele îd oldu ol gül-gonce handân olduğun gördük
Demâg-ı telh-kâmın şekkeristan olduğun gördük
O sîm endâmı aldık halka-î ağûuşa bir kerre
O elmâsın hele zîb-i nigin-dân olduğun gördük
Meh ü mihrin senin olsun felek biz îd-gehlerde
Unut demek kolay gel bana sor bir de,
Unutamıyorum işte unutamıyorum,
Birşey var şuramda beni kahreden,
Şuramda tam yüreğimin üstünde,
Çakılı duran birşey var,
Elimde değil söküp atamıyorum.
Devamını Oku
Unutamıyorum işte unutamıyorum,
Birşey var şuramda beni kahreden,
Şuramda tam yüreğimin üstünde,
Çakılı duran birşey var,
Elimde değil söküp atamıyorum.
Üstadın okunası güzel dizelerini uyarlayan emeğiyole bizlere ulaştıraıp paylaşan Xalide hanımefendi yürekten kutluyorum. Sağ olun. Var olun.
Zannımca
halka-î ağûuşa
halka-i âğûşa
olacak,
bunun dışında gâyet iyi kaydedilmiş şiir siteye.
Xalide Hanım'a bir kere daha teşekkür ediyoruz.
Hayret! kendini bilmezler Nedim gibi bir şiir dehasına 7,5 puan vermiş!... Ne yorum yapılır ki!?....
Sinyali hocam, rahmetlinin sayfa arkadaşları yok ki, puanlarını yükseltsin.Şairin puanlarını yükseltmekte bize düşüyor. Benden 10 p.
LALEYE KADEH DÜŞTÜ.
Bayram oldu o gül goncanın açıldığını gördük
Damak tadı olmayanın ağzının tatlandığını gördük.
18. yüzyıl. Zevk ü sefa zamanı. Devir de gül bahçelerinin, özellikle OSMANLI LALELLERİNİN dillere destan güzellikteki çağını sürdürdüğü ve eğlencelerin, meclislerin, mesire yerlerinde geçirilen ayş ü işretlerin (yemelerin – içmelerin) doyasıya yaşandığı zaman.
Nedim, şiir ehli, gönül ehli.
Şuhluklara şuhluk katan, güzellikler göz kırpan, dilbaz bir şair.
Gül ve lale bahçelerini şiir ve sohbet ehli.
Hiç Nedimsiz meclis kurulur mu? Nedim olmadan söz değer bulur mu?.. Güzeller, iltifat görmedikçe letafet kazanır mı?
İşte Nedim, sadece güzellerin, meclis ehlinin, gönül ehlinin, rintlerin değil; şiirin üstadı, veziri, baş tacı.
Bayram gelmiş. Nedim “neyime?” diyebilir mi? Sanırım bahar mevsimine, mesire mevsimine denk gelen bir zamanda yazılmış bu şiir. Güller açılmadan ruhlar, gönüller şad olur mu?
Damak tadı kalmamışların, zevk ü sefadan uzak kalmışların, sadece yiyip içmeyle gönülleri şen olmaz. Gönüllere şenlik veren sakilerdir, mey sunuculardır. Gül / lale bahçelerinin, gülşenin güllerine nazire yaparcasına, onlarla yarışırcasına rengarenk libaslarıyla çiçekler gibi açılan, salına salına, endam kıra kıra yürekleri ağza getiren o güzlerdir.
O güzler; gül dudaklı, gonca dudaklı, letafet dolu al al yanaklı, fettan bakışlı, gamzeleri hançer dönüşen ve gönülleri yaralayan – avmış gibi görünen, ancak gönül avcısı olan- insafsız güzeller.
Baharın gelişi bu yüzden ağızları tatlandıracak. Bu yüzden bağıçenin gülleri daha güzel görünecek, bu yüzden renkleri alımlı, kokuları ruhları yakıcı olacak. Bu yüzden meclislerin neşesi yerine gelecek.
O güzeller mest olmasalar da, varlıklarıyla o meclisi zaten mest edecekler.
Lale görünüşlü, kızıl ışıltılı lale emsal, kadehten Nedim içmesin de kimler içsin.
Hele hele ki, o kızıllık leblere eşdeğerse…
O letafete, o endama, o gamzeye hangi gönül dayansın?
Şairlerin şairi olarak görüyor Nedim kendini. Şairlerin sultanı…
Haklı da.
O dönemde ondan daha büyük bir şair yok.
Lale Devri’ne şiirleriyle damgasını vurmuş bir şairimizdir NEDİM.
Bir beyitle şiirin geneline dokunmaya çalıştım. Beyiti diğer yönleriyle anlatmaya, sanatlarına girmeye kalkarsak, her bir beyit bir sayfadan az tutmaz.
Bu da şiir sevdalıları yorar.
*
Halide Hanıma da emeği için teşekkürler.
Sadece üzerinde biraz daha düşünülebilirdi derim, kendi adıma.
Sevgi ve saygılarla.
Hikmet Çiftçi
06 Aralık 2012
teşekkür ederim osman hocam kendim ve site adına şimdiden çalışmanız için..akşam bakarım artık şimdi çıkmam lazım...
ancak son bir söz..nedim şiirinin puan ortalamasını 7 ye çeken insanlara el insaf diyorum...yani başka da bişey demiyorum...dersem ağır kaçabilir zira...
son sözcük gördüm değil de gördük olsa idi daha doru olurdu osman hocam...nedim ehibba ile dostlarıyla konuşur gibi almış kaleme şiiri zira
aynen öyle osman hocam..ben kenarında dolaşırken sen cuk oturtmuşsun hele'yi yerine...aynen öyle
:))
şiirin ilk kelimesi ''hele''..
türkçede şey kelimesine benzer...bir çok anlam ve vurguya haizdir..
hele kelimesi kullanıldığı cümle içinde vurgusuna veya yerine göre farklı anlamlar alır..''özellikle'' , ''sonunda'' gibi anlamları olduğu gibi bir ünlem olarak uyarma, korkutma söz verme anlamlarını da vurgular..bu hususla birlikte ( alelhusus) eski şekli, bak şimdi, illa, bir defa gibi anlamlarda oluşturulur hele sözcüğü ile..
hele bir, hele bak, hele de, hele şükür şeklinde deyimleşmiş ifade şekilleri de vardır..
bu şiirin başındaki hele sözcüğü 'bak şimdi' veya ''bak işte'' anlamında olmalı..
handan ise gülümser demek..gülen, gülümseyen demek..gül goncadan açılma haline geçerek gülümser..yüzündeki örtüsünü kaldırır...onu bekleyene onu görmek isteyene tebessümür goncanın açılan bir gül olması..
halide hanımın çevirisinde daha ilk kalemde bu iki sözcüğün yok olduğunu görüyoruz ki...adına ne dersek diyelim çeviri uyarlama adaptasyon dil içi tercüme...olan şiire oluyor bu durumda...şiir tanınmaz hale geliyor
bak işte, şimdi bayram ve o gül goncasının açılıp tebessüm ettini gördük
aslında yörüklerde ''bakındı'' olarak telaffuz edilen bak imdi söylenişinden evrildiğini zannnettiğim bir sözcük var
bakındı bayram oldu denilse belkide girişe daha anlaşılır olur..bu defa da bakındı kelimesi bu yerel ağzı bilmeyenler için bakınmak fiili ile karıştırılır..
her neyse ..
söylemek istediklerimin özeti...şiir kendisinden başkası olamıyor
Vikipediden aldığım yazıyı olduğu gibi kopyaladım, amma bazı fikirler var yazıda kendini tekzip ediyor
'Divan edebiyatındaki soyut sevgili ve mekânlar, Nedim'in şiirlerinde somuta dönüşür. Yani sevgilisi beşeri aşkı anlatır ve de gerçektir. Zevk, eğlence, içki şiirlerinin temelini oluşturmuştur.' mesela bi fikir... soyut ve somut... O zamanki divan şairleri manevi sevgiliden bahsederlermiş.. yani şiir İrfani şiirdir, somutla ilgisi yok, beşeri aşkı değil ilahi aşkı anlatmış şair...
'Küçük yaşlarda medrese eğitimi alan Nedîm burada Arapça ve Farsça öğrendi. Daha sonra fıkıh eğitimi aldı' - klassik divan şairlerinin fıkıh ilminden, irfan, beyan anlayışlarından haberdar olduğunu biliyoruz...
badenin, meyin meyhanenin, mestin, sarhoşun klassik edebiyatta irfani anlamları olduğunu da...
Böyle olmasaydı Nedim Osmanlı sarayında itibar kazanır mıydı, şiirleri bu güne dek gelir miydi?
Bu şiir ile ilgili 23 tane yorum bulunmakta