Teknolojinin bu denli hızlı akışı, onca güzel şeyi de beraberinde yok etti.. Hükmünü kaybetmiş, teknolojiye yenik düşmüş, hatta unutulmaya yüz tutmuş, geçmişi ve bizi hatırlatanlardan biriydi gaz lambası.
Evde saklıyorum hala o hatıraların ve bir dönemin saklandığı sihirli şeyi.
Özellikle kışları sıkça kesilirdi elektrikler, dışarıda lapa lapa kar yağar, beyazın aydınlığından faydalanmak için perdeler sonuna kadar açılırdı. Bizim gaz lambamız duvara çakılı bir çivide asılı dururdu ve annemin ona ördüğü elbiseyle öylece vazifesinin gelmesini beklerdi. Peder Bey tedbirli biriydi. Her daim küçük bir bedeon gaz yağını tedarik etmiş olurdu. Ayrıca gaz lambasının fitil kısmıyla, teneke kısmı arasına sıkıştırılmış KAV ya da vasati kırk çöp olan MALAZLAR kibritinin hiçbir suretle kullanılmasını istemezdi.. Elektrikler kesildi mi kibrit aramayalım diye.
Çocukluğumdan beri çok severdim o anları. Kaç kere yer soframızda yemeğimize katık olmuştur kimbilir, ve kimbilir kaç kez ödevimizi onun ışığında yapmışızdır.
Televizyon ve radyo da elektriğin kesilmesinden ötürü iptal olurdu. Ailecek yaptığımız en güzel şeydi o anlarda PEDER Bey'in İstanbul'a geliş hikayeleriyle Alamanya'ya gidişi ve orada yaşadıklarını dinlemek. Sanki anlatması için elektriklerin kesilmesini bekliyorduk hep birden.
Ve o güzel kış gecelerinde şimdilerde kalorifere yenilmiş sobamız da yanardı. Tavana vuran alevi değişik figürler oluşturur ve alevinin ışığı yardımcı olurdu gaz lambasına.
Her defasında nedense küçük kardeşimin helaya gidesi gelirdi o kesintilerde.. Ve biz izin alarak gaz lambasını tuvalete götürürdük. O heladayken, dibim donarak tuvaletin önünde gaz lambasıyla beklerdim. Bu boktan an bile güzelmiş meğer.
Benim çocukluğumda, komşunun kapısına, tuz, soğan ve ekmek için gitmek ayıp değildi, aynı şey gazyağı çin de geçerliydi.
Fırından taze çıkmış ekmeğin kokusunu, sütten kesilmemiş bebenin ağzının kokusunu, yağmurdan sonraki toprağın kokusunu ve o gazyağının kokusunu hep sevdim.Okul sıralarında bitlenmeyelim diye saçımıza sürülmesinden muzdarip olsam bile.
Hala duruyor o çocukluğımun gaz lambası. Arada bir kış gecelerinde yakıyorum eski günlerin hatırına. Aynı tadı vermese bile, o havayı yakalayamasam bile yine de güzel şeyler hatırlatıyor bana.Tıpkı, kütüphaneli kanepe, Sınger dikiş makinası, sarı PTT jetonları, merdaneli çamaşır makinesi Chevrolet dolmuşlar gibi..
Ercan YazıcıKayıt Tarihi : 28.9.2009 10:23:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Gaz Lambası
Çağlar ötesinden titredi alev,
Işıttı dünyamı, nur’a döndürdü.
Zamana yenildi, girdi mahzene,
Karardı fitili, sır’a döndürdü.
Lambanın camları; ince belliydi,
Başına gelecek; dünden belliydi,
Bembeyaz kuşaklı, siyah şallıydı,
Gayrı erişilmez, yar’a döndürdü
Sırtında aynası, haznesi camdan,
Öyle güzeldi ki; dillere destan.
“Üf! ” dedi aleve, çıktı odamdan,
Genişti mekânım, dar’a döndürdü.
Her şeyim onunla birlikte gitti.
Anılar, sevdalar yok oldu, bitti.
Aklıma geldikçe, gözümde tüttü.
'Ah! ' edip, yandırdı nar’a döndürdü.
11/2009/Konya
Tayyar Yıldırım
kutlarım buruk hüzünler sarmaladı benim saygılarımla
TÜM YORUMLAR (2)