I. İçeriden Başlar Her Şey
Taş duvarlara sinmiş bir nefes
her basamak bir yüzyılı kıvırıyor içe
adımlar
geçmişin yankısıyla ağırlaşıyor
bir çocuğun ürkek bakışı
bir kadının parmak uçlarında taşınan zaman
derinlerden yükselen sesin katı izi
Ahşap inliyor
bu bir çıtırtı değil
zamanın içten içe konuşması
görünmeyen bir esintinin
taşa dokunan hatırası
Kulenin kalbi atıyor
sessizliğin nabzında
saklı bir dirilikle
II. Kule Gözlerini Açınca
Doğu
serin mavilikte süzülen gemiler
bir duanın kıvrımından geçiyor
Kız Kulesi
susulmuş bir yemin gibi
denizin kalbine kazınmış
Üsküdar, sabrın ördüğü bir sabah
Kadıköy
kıyıya yayılmış bir zaman danteli
Batı
Haliç
şehrin belleğinde açılmış bir parantez
Süleymaniye’nin kubbesi
güneşe göz kırpan bir hafıza
Topkapı
zamanı mühürleyen bir sessizlik
her taş
duaya durmuş bir tarih
her rüzgâr
içe çekilmiş bir hatıra
Kuzey
Beyoğlu’ndan Taksim’e uzanan damar
adımlanmış yalnızlıklar
adı unutulmuş bir ezgi değil artık
bir fısıltı gibi geziyor duvar aralarında
çocukluk
kırılmış bir aynadan bakıyor geçmişe
Güney
adalar
düşle gerçeğin arasına sinmiş
Marmara
gökyüzüyle birlikte soluk alıyor
bir iç çekiş
çağrılmış bir özlem gibi
Kıyılar
gönderilmemiş mektuplar gibi
kalbimin kıyısına düşüyor
bir bakış
başlamadan başlayan
ve hiç bitmeyen bir yolculuğa dönüşüyor
Ve içeride
taş hâlâ zamanı tutuyor
ayak sesleri
ahşapta yankılanıyor
ve sessizlik
bir hafızaya dönüşüyor
III. Kuzey – Kalbin Haritası
Kuzeye dönüyorum
Beyoğlu
kalbimin eski yokuşlarında
yürüyen yalnızlıklar
yüzü silinmiş sevinçler
bir çocuk
belki de bendim o zaman
yitmiş zamanın içinden geçiyor
Ara sokaklar
kendi gölgeleriyle fısıldaşıyor
bir melodi asılı kalmış havada
gramofondan mı
bir yıkıntının kalbinden mi
kimse bilmiyor
Ama hâlâ
bir ses çağırıyor beni
adını hiç öğrenmeden bildiğim yerden
IV. Güney – Uzağın Gülümseyişi
Güney
adalar
bulanık siluetleriyle
bir düşün suya yansıyan izi gibi
hem gerçek
hem dokunulamayan bir uzaklık
Marmara
gökyüzüyle birlikte soluk alıyor
bir iç çekiş
çağrılmış bir özlem gibi
Kıyılar
gönderilmemiş mektuplar gibi
kalbimin kıyısına düşüyor
bir bakış
başlamadan başlayan
ve hiç bitmeyen bir yolculuğa dönüşüyor
V. Epilog – Ben, Galata’yım
Ben sustum
taş oldum
içimde konuştum yıllarca
gidenin izi
döşememde kaldı
kalanın bakışı
gökyüzümde asılı duruyor
Ben Galata
taşın hafızası
sessizliğin her yöne sızan kalbi
bir şehrin zamanla kurduğu cümle
Gördüklerimi
suskunlukla mühürledim
söyleyemediklerim
şiire dönüştü
içimde kök salarak
Kayıt Tarihi : 18.7.2025 14:33:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!