bir martı boğuldu
zevkin doruklarında
çığlıkların düetinde düştü
yolunu yitirmiş sesim... firarda
öylece uyuyor endişelerim
bekleyişlerin kucağında
bir ceylan sekiyor
adressiz sabırsızlıklarda
Islak Ekimin nemli yüzüne uyandım bu gün yine.Sırılsıklamdı yastığım, sırılsıklamdı tenim.
Anlaşıldı bu beyin, bu gün kemirilecek düşüncelerle, uyarılacak nikotinle önce, sonra alkolle dumura zorlanacak belki de.
Sağanak, sağanak yağacak gözlerimden acılar, hafifleyecek başım, karşılayacağım belki geceyi dik başımla kim bilir.
Ve gerçekler;
Gökyüzünün yorgun, ıslak gözlerinde bir mart gecesi duvağıydı yavaş, yavaş kalkan, ve az bir zaman sonra öpecekti gecenin alnından güneş.
Ağır çekim bir film şeridi gibiydi kirpiklerin kavuşması, ama her kavuşmada birbirini bırakmak istemeyen, sımsıkı sarılan iki sevgili gibiydiler sanki.
Yüreğinde isyan gürlüyor, damarlarında şimşekler çakıyor, gözlerinde sağanaklar hiç durmaksızın yağıyordu..
Geceyi alnından öpecek güneş yol alıyorken, Gökyüzü ürperdi birden.
Giderken ne götürecekti yanında? Ne ısmarlayacaktı Allaha?
Beyaz Gül
izne çıkmış bir selamın
sevincinde beyaz gül
ince ince sızılarının
lanetlenmiş karanlıklarından
aç pencereni
ve bak ötelere
korkma uzat başını güne
yüzüne düşsün damlalar
ve hisset beni
Pençe-i Kahr
(Kahır pençesi. Mahveden el.)
titreyen bir yaprağın sesinde
üşüyorken mevsimler
Köprü oldum
gelip geçişlerinize durdum
öylece
gelip geçmeleriniz tamam da
ağır yükler geçirdiniz üzerimden
Eylül Ve Katre-i Matem
...anılar öperken dudaklarımı
katre-i matemdir gamzelerimde biriken
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!