Ey aşk!
Bir parça güneş ver,
Yüreğimdeki fırtına aşka
Dinginlik için.
El bebek gül bebek
Gün olur gözlerin ben,
Ben gözlerin olurum.
Gün olur Âdemde Havva,
Havvada Adem olurum,
Aşka gem vururum.
Bu şehir taşımaz diyorlar,
Büyük aşkları.
Beklerken sevgileri,
Saramaz koynunda seni.
Tutunamazsın kalbinde.
Minicik ellerimle dokundum,
Koskaca yüreğine.
Büyüdükçe büyüyen su dalgası,
Öğrenmeye dair.
Bir zamanlar oyun oynadığım
Kelime yığınları,
Ömrümün en uzun yolunu yürüdüm,
En kısa anlarımda.
Kırmızı-sarı kaldırım taşları arasında.
Sayamadığım ya da saymasını öğrenemediğim,
Kaldırım taşları.
Bir, iki, üç.
Şehrin ışıklarına vurulmuş suretiyle,
Camın buharında doğurur bebeğini.
Gözlerindeki kanda boğar babasını,
Taş bebeğini sarmalarken kollarıyla.
Karmaşa sararken bedenini,
Ben her gece;
Gururum bin gurur ekledim,
Seni aramayayım diye.
Yalnızlığıma bin yalnızlık kattım,
Azar azar tükendi bedeni
Fikirleri büyüdükçe
Ya hep ya hiçti
Ya gökyüzüne uçurtma asacak
Ya da gökyüzünde asılıp kalcaktı
Ya Deniz fırtına koparacak
Gök sakindi bütün fırtına
Deniz’deydi.
Kendi mavisi bile yetmedi
Yaşamaya.
Cinsi belli olmayan dar ağacında söyledi
Kızıl türkülerini
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!