Üzerine binip geçmek için sırat köprüsünden
Yetmişine kadar yemediği halt kalmamış Cemaat-i müslümün
Bir biri ardına kestiği
Güzel gözlü, kınalı kuzulardan yüzülen
Neyi aydınlatıp kime yol gösterdiğini
Bir türlü çözemediğim fenerleri
Bir paket sigara parasına iki gün boyunca çalışan
Daha yaşı otuz olmadan cigerleri taşlaştığı için
Veremle tanışıp kan kusmaya başlayan
Bir kot taşlama işçisinin elinden çıkıp
Tuhaf, bir o kadar da vergiden muaf
Kelli felli adamların ergenliği yeni bitmiş
Yaprakla toprağın en müstehcen
Mevsimidir aslında kara kış.
Örtülür üstlerine beyaz bir yorgan
Her bir ilmeği özgü işlenmiş nakış.
Yaprağın toprağa küsüp
Işığı da yanıyor yatmamış mı yoksa
Gelip hiçbir şeyden habersiz
Her şeyi göze alarak “Ne haber? ” diye sorsa.
kırık kaldırım taşının yerine dolan
Bulanık bir suda kalmış yüzün
Yenicik, alelacele geçmişsin belli
Duruyor sudaki yarım yamalak hüznün
Hangi buluta yetişecektin bilmem ama
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!