Zümrüt yeşil halı gibi serilmiş,
Yamacında sevda varsa güzeldir.
Mor sümbüller dağ başında görülmüş,
Koklayanı nazlı yarsa güzeldir.
Hilal kaşlarına mehtap dokundu,
Işığı kalbimde yandı güzelim.
Uzaktan kulağıma ismin okundu,
Zaman oracıkta dondu güzelim.
Gecenin üstüne çekip örtüyü,
Halep'li bir Ana, Anam...
Baktım gözlerine,
Durdum daha yakından baktım.
O kan tutmuş bakışlarınla kime ne söylersin, dedim sustum.
Merhamet mi dileniyordu, yoksa isyan mı ediyordu
Anlayamadım.
Hey hasret çiçeği! sözlerim sana,
Bakalım üzerine alacak mısın?
‘İlham kaynağımsın’ demiştim ama,
Yoklarsan kalbini bulacak mısın?
Özlemler içimde kabardı güya,
Yine döküldü yaprakları çınarların,
Yeşeren ümitlerim yine toprağa düştü.
Değişmez buyruğu bu Yüce Allah’ın,
Levh-i Mahfuz’dan inip yaprağa düştü.
Bir Sonbahar mevsimi yine bir hazan,
Sen var iken kurtlar yola gelirdi,
Yeni doğmuş bebek dile gelirdi,
Akşamleyin bülbül güle gelirdi,
Yokluğunda öldüm gittim iyi mi?
Kederden libası gönle giyerek,
Uçsuz deryalara dal yeşil gözlüm.
Gelecekse O’ndan gelsin diyerek,
Her gece uykumu, bölen biri var,
Üstüme karanlık, binip duruyor.
Hayalime dahil, olan biri var,
Odama yıldızlar, inip duruyor.
Sensiz olmak ölüm ile eş diye,
Gidişinden korkar oldum bilesin.
Sayamadım dördün sonu beş diye,
Gidişinden korkar oldum bilesin.
Gurbet elden çıkıp gördüm köyümü,
Ne anam,ne babam, kimse kalmamış.
Yalnızlık otları aşmış boyumu,
Dibine bir bıçkı süren olmamış.
Nerde bu ellerin kadim yolcusu,



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!