Seslerden yankı var ruhumun merdiven boşlugunda.
Tıngırtılı tınlamalarından anlaşılmayan tuhaflıklar..
Biri hıçkırırken boğuluyor digeri kahkaha atarken nefessiz kalıyor..
Yüreğim âh yüreğim her ikisinede dayanmıyor.
Ağlasam gelecek misin?
Bulutlardan boşalırcasına karla karışık amansız, hesapsız yağsa göz yaşlarım yarama. Sızdığı çatlaklar sen gelince yeşermek için can atarken, sen bağrımı deşip göğümde kanat çırpma özgürlüğüne sahipken neden gitmeleri bu denli sahiplenişin?
Şimdi bi tebessüm etsen, ruhuma sızan ince sızılı bir yağmur olacak gülüşün. Her türlü akıma öncülük etme kuvvetini kendinde bulacak ellerim. Tutuyorum ellerimde,
Meşalem gözlerin
Kaybım çok, kafamda belirli bir merkez yok.
Gözlerinden başka yön kaydım yok.
Çıkarsam karşınıza eğer
Bırakın mevsimlerin dağlıklarına beni
Soru sormam, dil bilmem
Gün görmemişim, yazdan gölge beklemem
Elim ceplerimde düşüncelerim önümde
bir kimse ,
bir gölge,
bir heves
bir yanılsama ,
... heyhât !
ne zillet bir duygu !
Ruh düşüm, hiç bir matematiksel izdüşüme denk değil.
Bize gerekli olan kısım "düş".. düşün...Düştüm.
En son küçük bir papatyaydım
Köklerimden nem kaptım
Büyüdükçe yassılaştım
Ne yana dönsem rüzgara çarptım.
Toprağı tozsuz sandım
Kafamı kaldırdım güneşe
Düştüm ruhumdaki tüm şarapnellerden.
Dünki kurduğum düşlerden, az ötemdeki kendimden.
Kuvvetten düştüm de seni düşürmedim kalbimden.
Tanrım geliyor aklıma tüm taşkınlıklarım
Şimdiki taze buhrânlarım,
Karın boşluğumda birikmiş kâhırlarım,
Şu uçurumun enlemlerince yakın,
Boylamlarıncada uzaksın bana.
Ha uçtu uçacak... ha düştü düşecek.
Sonra senden beni bırakmanı isterim
İki salıncak arasındaki boşluğa
İki göz odalı evleri olan dar sokaklı yollara
İki kilit vurulmuş mühürlü kapıların ardına
İki kanadından yaralı yavru kuşun yamacına
Beni bırakmanı isterim senden,
Yürüyelim üç tarafı hazin olan yüreğimden
Geçelim gecemin en koyu kederinden
Basamayacaksan çölüme,
zifiri karanlığıma meylin neden?




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!