Yorgunum dertliyim yaş dolu gözüm
Hakikat anlatır bana her sözün
Hüzün makinesi kırışık yüzün
İkimiz de hep bivefa kalmışız
Arayıp sormadık birbirimizi
Yağmurun güllere aktığı gibi
Bulutun rüzgara baktığı gibi
Yıldızın gizlice kaydığı gibi
Gizemli bir sevgi istiyorum ben
Yaprağın ağacı sardığı gibi
Seninle geçen günler inan çok güzel gündü
Hatırlamıyorum ki geçen bir gün hüzünlü
Bahçemde kuytu yerde açan bir sarı gülsün
Düşürmediğim dilden çok sevdiğim türküsün
Bırakma beni tut ellerimi
Sensiz buralarda ne yapacağım
Issız gecelerde ağlayacağım
Göndersin diye Hakka yalvaracağım
Özlemek ne imiş anladım seni
Gece sokaklarda arıyom seni
Gücüm yetmez uzak ele gidersem
Bir başka güzele gönül verirsem
Böyle bir yanlışa meyil edersem
Alnımın tam ortasından vur beni
Eğer yolum gurbet ele düşerse
Kuzular melerdi bahar gelince
Ardından çobanım kaval çalınca
Köyüm başka sirkesince balınca
Bunlar için bile ediyom ah vah
Davul çalıp düğün dernek olunca
Buğday oldum patoslarda öğüldüm
Geline yün oldum feci döğüldüm
Bir ağ oldum ineklerden sağıldım
Özüm gitti kültür bitti yağ oldum
Çorak toprak oldum yağmur düşmedi
Tatil olup başköyüme uğrasam
Baran abim ile 1 hafta kalsam
ekmeğini yeyip havasın alsam
Benim de gözümde tütüyor köyüm (Gökhani)
Bilirim gökhanım gönülden sözün
Hastane avlusunda hüzünlü öten kuşum
Yıllar yılı gönlümün arzusuna uçmuşum
Yıllar geçmiş aradan baktım ki yorulmuşum
Hastane avlusunda bir ağaca konmuşum
Hastane avlusunda ağaca öten kuşum
Sevdayı kenara atam
Onlara masal anlatam
Yanlarında nasıl yatam
İnce kaşlı güzellerin
Hem anlatam hem de gülem
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!