Davulun tokmağı uzun
Sardı sahurda hüzün
Sokakta aç yatanlar
Ne yapacaklar güzün
Davulun püskülü yok
Sabahın sıcak aydınlığı dolunca pencereme
Kabuğunu yeni kırmış bir kuş gibi çıktım umutla
Parlayan güneşi çektim içime ağır
Çıkarcasına yüzyıllık kadim zindandan
Sanki küflenmiş derim kavlamış kemiklerim
En son bahardan bu yana
Sahurda yedim kiraz
Kulak ver bana biraz
Hükümet kurulmaz sa
Darbe geliyor bu yaz
Sahura erken kalkma
Sandığımız kakmalı
Biraz farklı bakmalı
Pişman olmamak için
Geçersiz oy atmalı
Sandığımız cevizden
Sandığım kapalı olmaz ki mizan
Yabancı ellerdir ülkemde gezen
Kardeşi kardeşe kırdırıp ezen
Kırılsa ellerim vermem reyimi
Sandığım çalınmış çeyiz yolunda
Nicedir kuçe de pınar bulunmaz
Pınar başlarında çınar bulunmaz
Od olup eşk ile yanar bulunmaz
Sevdalar degişmiş aşklar degişmiş
Düşman ocaklarda duman bırakmaz
Çıkarsın dağlara derman bırakmaz
Keser de boğazları iman bırakmaz
Şii, Ezidi, Nusayri Sünni fark etmez
Unutmadım deremin soğuk suyunu
Perdeler yıkılır ay görülür
Hedefe vurmaya yay bürülür
İntizar yolları sabır ile örülür
Zehranın aşkı başkadır başka
Zehra ile arada olmasın perde
Zuhuru bekliyor İmam-ı zaman
Gaybette olan kim zuhur eden kim
Sanmaki görüyor uykuya dalan
Rüyayı gören kim rüyadaki kim
Yedi ova ile yedi tepeyi aştım
Yıktı bizi Çaldıran
Dört yanımız saldıran
Yok mu zuhurdan önce
Bir ayağa kaldıran?
Hüseyin Hatemi



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!