Farzet ki,
Bir çölün ortasında kalmışım;
Kum fırtınalarında jilet yemiş yüzüm,
Dibe çekilmiş yorgun bedenim,
Güneşin indirdiği alev toplarında erimiş beynim,
Susuzluktan kurumuş, lal olmuş dilim...
Sırtımda, taşınmaz yükü göklerin;
Herkes koşar, zıplar, ben yürüyemem!
İsterseniz hayat aşını verin;
Sayılı nimetler bal olsa yemem!
Ey akıl, nasıl delinmez küfen?
Devamını Oku
Herkes koşar, zıplar, ben yürüyemem!
İsterseniz hayat aşını verin;
Sayılı nimetler bal olsa yemem!
Ey akıl, nasıl delinmez küfen?