Hüzün nehirlerinden akıp,
Özlem yastığına başını koyduğunda.
Uçurur gönül sevda bülbüllerini,
Kafesinden her gece.
Çıkmaz sokaklar gibi harap,
Sahipsiz mezarlar kadar yalnız ruhun.
Hiç hesapsız kitapsız
sorgusuz sualsiz
ansızın çıkagelen
dizgine gelmeyen
Yılkı Atı’mdın sen
Riya nehir olmuş akıyor
Ummanlara doluyor
Ne sevgi kalmış nede aşk
Viran gönlüm kanıyor.
Şu sahte bakışlar
Sevmek bir zamanlardı, hemde ne zamanlar,
Kavak yelleri esen, o nadide yıllar.
Sevgili olmadan, sevgiliyi sevdiğin,
O günler su gibi aktı, geçti baharlar.
Yıllarca sarsıldı gönül, ihtiraslarla,
Kefensiz yatan atalarımız,
Sakaryada, Çanakkalede
Haince vurulan canlarımız,
Dağlıcada, Aktütünde
Cihan eğilip öpmeli, o pak alnı
Şehadet şerbetini içtiğiniz yerde
İçimde bir heves,
Bin hevessin içimde.
Bir aşk şiiri gibisin leblerimde.
Yaklaştıkça sana fırtınaya tutulur
sarmaşık yüreğim.
Korkuyorum;
ona bir şey olacak
Korkuyorum;
sanki elimden kayacak
Korktukça;
içimde anaforlar doğuyor
Simit yerken sarayda çayımı yudumlayıp seyreylerken
kitabı İstanbul’u
iki genç fısıldaştı yanda bir öğle vakti
biri kız biri erkek azda genç irisi
“ çıkmadan kendimce severken her şey güzel “
diyor delikanlı
Yine hüzün doluyum,
Dokunsalar ağlayacağım sanki.
Uzak baharların hüznü var,
Tüm şarkılarda sanki.
Yüreğim çırpınıyor, keman telinde
Yay olmuş sanki.
Sözün bittiği yer var ya
Tam o andayız şimdi.
Bir kelime daha söylersem
Herşey mahvolacak sanki,
İşte tam o andayız şimdi.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!