Neler söylemek istiyor deli gönül bir bilsen,
Bir yumruk sıkıyor sanki boğazımı susuyorum.
Kapatıp gözlerimi seni düşünüyorum.
Yokluğunun boşluğundan başım dönüyor
Düşmekten korkuyorum sensizliklere,
Hasretin ayaz yeri, üşüyorum yar! ..
En mütevazi insanda bile gizli bir kendini beğenmişlik mevcuttur. İnsan kendini beğenmese çatlar ölür derler. Belkide eleştirilmeye katlanamama sebebimiz budur. Ne kadar fazla olursa olsun övgülerden rahatsız olmayan insan biraz eleştirildi mi sabrı tükenir ve dayanamaz hale gelir.
Kendini beğenmişliğin başka bir kötü yönü çok bilmişliğe ve kibre sebep olmasıdır. En çok seven, en fazla üzülen, en iyi düşünen ve bunlar gibi daha bir çok şeyi en iyi yapan en fazla hisseden bizmişiz gibi gelir. Bunu açıkça dile getirmesek de düşüncemiz bu yöndedir.
Kendini beğenmişlik aynı zamanda benliği besleyen muazzam bir güçtür. Benlik güdüsü ne kadar güçlü ise zamanla insan o oranda bencil olurda farkına bile varmaz. Bencillik ise menfaatçiliğe yol açan kötü bir özelliktir.
Ömür geçti tamam oldu miyadım,
Senin gönlün olmadı mı Züleyha?
Ya cennetim ol, ya öldür celladım.
Zindan çilem dolmadı mı Züleyha?
Vicdansıza yar olmakmış kaderim,
Vefa, İstanbulda semt adı olmuş, sevda masalların Kafdağı.
Geçmez sevdasız ömür, bitmez günler geceler.
Su gibi, hava gibi aşk can verir ruhuma.
Olsun be gülüm öldür keyfince,
Zümrüd-ü Ankayım dirilirim öldükçe.
Unutturmaz seni ne gam ne kaygı.
Yakarken içimi garip bir duygu,
Sevgiden vazgeçtim birazcık saygı,
Duysaydın belki de böyle olmazdım.
Çok mu değer verdim sana bilmeden,
Ey emrine kurban olduğum,
Nârına da nuruna da boyun eğdiğim
Beni sevdamla imtihan etme
Beni sevdiğimle imtihan etme
Sen ki taşıyamayacağı yükü
Yüklemezsin hiçbir kula
Sevmek en büyük lütûftur değerini bilene,
İçip aşkın şarabını bal demeye var mısın?
Dünya malı çoktur ama azı helal yiyene,
Kimi zaman kuru ekmek al demeye var mısın?
Susar dilim söyler gönlüm geçtim zahir olandan,
Aşkı bilmeyen kendini aşık sanır
Ummanları bir katreye doldursan
Yahut kainatı bir zerreye sığdırsan
Yine de aşkı anlamakta bir adım yol gitmiş olmazsın
Başını dik tutup aşığım diyorsan beyhude...
Ağlamak deyip geçmeyin. Ağlayabilmek erdem, ağlamak saadettir kıymetini bilene.
Kimine göre zayıflıktır ağlamak, ağlayabilmek! Güçsüzler ağlar, çaresizler ağlar zannediyorlar. Oysa Nazım Hikmet “Ağlamak meselesi” isimli şiirinde bakın ne diyor:
Nasıl etmeli de ağlayabilmeli
Farkına bile varmadan?
Yusuf olmaksa muradın ya da Züleyha;
Korkmayacaksın ölümden.
Ölümün ayrılık değil kavuşmak olduğunu bileceksin.
Dünyaya kafa tutacaksın tek başına.
Yandaş yoldaş aramayacaksın.
Bir Allah’ına bir kendine güveneceksin sadece.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!