Damla damla düşüyor göğe saklanmış sır,
camların ardından dinliyorum kalbimin sesini.
Her vuruş, içime çöken bir hatırayı uyandırıyor;
yağmurda çoğalıyor yalnızlığım.
Toprak derin bir nefes alıyor,
çimenler serinlikten ürperiyor.
Ben ise bir ıslak yaprak gibi
yol kenarına savruluyorum.
Gözlerime değen yağmur,
sanki içimi yıkıyor,
düşlerimden arta kalan tozları
tek tek siliyor.
Yağmur dindiğinde gökyüzü açılmaz hemen,
önce hüzün kokusu kalır havada,
sonra yavaş yavaş umut sızar bulutların arasından.
Bir serçe kanat çırpar telaşla,
göğün griliğine inat edercesine;
ben de kalbimin kuytularında
küçük bir güneş ararım gizlice.
Penceremde buğulu bir iz kalır,
parmak uçlarımla çizerim eski hayalleri;
her çizgi, yarım kalmış bir cümlenin
yağmura düşmüş sessiz yankısı.
Her damla bir yol gösterir insana,
ya toprağa gömülür, ya göğe yükselir.
Ben de yolumu seçerim
yağmurun usul şarkısında.
Şimdi kaldırımlar ağlıyor sessizce,
ayak izlerimde kırık anılar kalıyor;
her adım, daha derin bir boşluğa
sürüklenen yorgun bir kalp gibi.
Bu şehirde eylül hep biraz vedadır,
yağmurlar, unutulmuş mektupların
ıslak mürekkebiyle konuşur gecelerle.
Sis çöker sokak lambalarının altına,
vitrin camlarında silik bir yüz kalır;
sanki zaman bile yorgun düşmüş,
bir adım daha atmak istemez gibi.
Yağmur çekilse de içimdeki bulutlar kalır,
eylülün solgun aynasında
kendime bakarken tanıyamadığım yüzümle.
S.GÖL
Kayıt Tarihi : 31.8.2025 07:37:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!