Eylül bize
tüm hüzünleri alıp geldi,
gökyüzü solgun bir kefen gibi
örtüldü dalların üstüne.
Her yaprak,
bir vedanın sessiz şahidi,
her rüzgâr,
toprağa düşen gözyaşlarının yankısı.
Hayatların kapanış töreninde
unutkan kaldı insan;
bir kez daha
ölümlü olduğunu bilmezden geldi.
Oysa sancısı gizliydi içimizde,
yutkunulan acının derinliğinde,
kırık duaların sessizliğinde.
Sevdiklerini uğurlarken
çözüldü yüzlerin rengi,
tuzlu gözyaşları akıp sel oldu;
toprak içti o yakıcı tuzu
ve bağrında bir başka sancı büyüttü.
Her damla,
yüreklere işleyen bir hatırlatma;
her çığlık,
sonbaharın kucağında kaybolan bir nefes.
Eylül bize
tüm hüzünleri alıp geldi.
Şah damarında akan kandan
yakınım dedi bize ölüm;
her kalp atışında
bir fısıltı gibi duyurdu kendini:
“Yakınsın bana,
bir nefes kadar yakın.”
Gözler ufka çevrilse de
ışık artık daha solgun,
güneş daha uzak.
Bir çocuğun gülüşünde bile
saklıdır ayrılığın gölgesi,
bir annenin duasında
gizlidir kayıpların acısı.
Ve biz,
Eylül’ün ağır gölgesinde
yeniden öğrendik:
hayat, tutunamayan yaprak gibi
düşerken bile
toprağa dönmeyi unutmaz.
Ve ölüm,
aslında kapanış değil,
başka bir yolculuğun
sessiz kapısıdır.
13.09.2025
~ Gülay Özdemir ~
Kayıt Tarihi : 15.9.2025 21:19:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Genç yaşta İki tane Amcam,oğullarını dört gün ara ile kaybettik. Hüzün yağdı hanelere seninle eylül 😔
Ölümün yüzü soğuk zaten,
Bir de eylül ya,
Hazan...
Hüzün katlandı sanki,
Ne desem bilemedim Gülay Hanım
"Sabır ve duadan" başka...
TÜM YORUMLAR (1)