ben her Eylül
bin kez ölürüm yıllardır
kan emici vampirler düşer usuma
yaşatılmış tanımsız acıların
ve üç ayaklı ölümlerin düşlerini görürüm
kana bulanır sarıya çalan yapraklar
Her şey yerli yerinde; havuz başında servi
Bir dolap gıcırdıyor uzaklarda durmadan
Eşya fışkırmış gibi tılsımlı bir uykudan,
Sarmaşıklar ve böcek sesleri sarmış evi.
Her şey yerli yerinde; masa, sürahi, bardak,
Devamını Oku
Bir dolap gıcırdıyor uzaklarda durmadan
Eşya fışkırmış gibi tılsımlı bir uykudan,
Sarmaşıklar ve böcek sesleri sarmış evi.
Her şey yerli yerinde; masa, sürahi, bardak,
mink avuçlarda toprak kokusu varken bin kez ölür insan.. Ama Eylül olur ama Mayıs hiç fark etmez...
Güne gelen şiiri ve şairini kutlarım...
Saygılarımla...
hmmmmmm
Hiç bir lisanı yok, kör kütük acısıvar sessizliğin ve sensizliğin...
Ne zaman aklıma düşsen, kimsesizliğimi hatırlatıp duruyorsun bana ve ben çok üşüyorum...
Herkesin Mevlamın yazdığı bir hikâyesi vardır... Bizlere kalansa... sadece yazılanı oynamaktır...
İçimi daraltan nefeslerim var şimdilik... Ve ben her mevsimde ve her ayda sadece huzuru arara oldum...
Bulamasam da ne olur... Nasılsa kimse göremeyecek...
Yalnızlık katıksızdır...
Nereden mi biliyorum?
Etrafında seninle sadece kendi dertlerini paylaşan büyük kalabalıklar varsa yalnızsın... hem de çok yalnızsın demektir...
İşte bundan biliyorum...
Bazen bir kişinin yokluğu... binlerce kişinin varlığını siler de geçer...
Ey Eylül!
Ey sarı sıcak güzel!
Ey yaprak fırtınalarının şahı...
Hadi yine sıcacık kucakla beni...
Yüreğine sağlık üstat... Elin... dilin... yüreğin dert görmesin... Ömrüne bereket inşallah...
Her daim... Sevgi ve saygımla...
Bu şiir ile ilgili 3 tane yorum bulunmakta