Ey Ata'm Ne Sen Öldün Ne de Biz Tükendik

Rukiye Çelik
Her mevsimde yüreğimin sesi ve çarpışı aynıdır.
260

ŞİİR


10

TAKİPÇİ

Ey Ata'm Ne Sen Öldün Ne de Biz Tükendik

10 Kasım’dı, Sonbahardı
Atatürk öldü dediler
Gök yere indi, bütün yıldızlar söndü
Hayat durdu, içimde bir dünya yandı
Kanadım kırıldı, aklım hüzne yenildi
Öyle bir fırtına koptu ki ruhumda
Yaprak yaprak sarardım düştüm dalımdan
Sürüklendim, toprağı öptüm
Ne sarıydım, ne yeşil, ne de kahve
Acıya gebeydi kederli yüreğim...

Ki ben, gittim benden, bir hiç oldum
Ve ben her 10 Kasım’da onlarca kez öldüm
-Oysa ki bir 10 Kasım’da doğurmuştu annem beni-
Ata’m gitti, milyonların gözünde yaş, hayat durdu
Ben sırılsıklam aklım, acı yüklü kalbimle şaşkındım
Ata’ma koştum, O’nunla dertleştim
Ülkemden haberler götürdüm iyi-kötü ne varsa sundum...
Akıl aldım, fikir sordum, hasret giderdim
Dokundum O’na, dualar ettim, ışığıyla aydınlandım
Savaşıyla, barışıyla, İlke ve İnkılaplarıyla
Zafer ve bayramlarıyla
Kurduğu Türkiye Cumhuriyet’yle
Ona minnettar kaldım, saygıyla eğildim önünde...

Atatürk bir dehaydı, varlığıyla, devrimleriyle
Yoluma güneşti, hayatıma rehber...
Vatanımdı, Al-Yıldızlı Kırmızı Bayrağımdı
Cihanın tek kahramanı, benim tek liderimdi
Türkiye’min onur ve gururuydu, Ulu Önderiydi
Milyonların gönlünde, aklında, vicdanda,merhametti
Batmayan bir güneşti, saygıydı, sevdaydı
Bu yüzden hep yeşildir akıl bahçemizde, kalbimizde
Bu yüzden ebedidir Türkiye’min varlığında
Ey Ata’m ne Sen öldün, ne de biz tükendik...
Sonsuzluğun sonu yoktur, Sen hep bizimlesin...

Rukiye Çelik
10 Kasım 2025

Rukiye Çelik
Kayıt Tarihi : 10.11.2025 15:32:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Nurlarda uyu Ata'm

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Tuna Kafkas
    Tuna Kafkas

    bağrı dağlanmış al kırmızı gül;
    içine kapanık bütün yapraklarıyla
    ve mürefte rüzgârlarından mahrum,
    nefessiz ve bir kenarda sessizce,
    uçurum gözlerinden bakar kan çanağı
    mühür nazarlarla zeytin çağlasına,
    kanatları hüzün taşıyan, yazgısına
    deniz kabukları ve kalbi kırık çakıllar
    toplayan bir ana kuzusu düşer incir dalından
    ve babasının ciğerparesi bir melek ağlar
    mülke dökülen göz yaşlarıyla,

    köpüklerin ufaladığı her gün,
    biraz daha, biraz daha, biraz daha
    hayat kumbarasına yılları atar,
    sen ve ben darda kalmış
    iki fukara yoksulsak yoksuluz,
    ama unutma;
    her uçurum bir ovaya sevdalıdır,

    kalbinin kirpiklerini yolla bana sevgili,
    diyorumya ya hû yoksun...,
    necip halkım aşk dilenir allahtan,
    ki sen içime saplanan oksun...,
    ve astım saatleri kum saatine
    siyah bir urgan gibi ve
    yüreğimi batırıp çıkardım bugün
    hasrete, sisler içinde…,
    renksiz o saydam cama
    içimden fısıldadım,
    yok senin rengin…,

    bakma bana öyle deniz gibi derin derin,
    sonsuzluk çağrılı, ve keder sandıklarını
    saklayıp saklayıp…,
    gönlümün üç perdeli hazinesi;
    yalnız en derinlere varan
    bilir kıymetini,

    kavuştur ellerini dizlerinde ve
    baş parmakların yine aynı çemberi çizsin,
    ihrama girsin turuncu/kızıl gül ki
    yoksun…,
    ki esas beytull/ah olan,
    kalbinde aldığım her nefes,
    dalgınlığımı sulayan kurumuş pınarlarla
    bir gül goncası gibi hediyem olurdu sana...,

    hasrete bata çıka bata çıka eylülümüz,
    şimdi sonbahar artığı ve küresel ısınmalı,
    dahası salgın üstüne salgınlı,
    bu kendine dargın çağa,
    hüzün mavisi yapraklar döküyor
    ah;

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (1)