Bilmiyordu insanoğlu, evvel zamanlarda yazıyı,
Oydu önce, mağara yüzeylerine sade hatları,
Ardından belki de kendince, daireleri biçimlendirdi,
Ve sonrasında duvarda, kareler, üçgenler belirdi.
*
Tasvir etti özenle, gözleriyle gördüğü her şeyi,
Dikkatle yansıttı kayalara, avuçlarının biçimini,
Basit insan figürleriyle, bolca kendini ifade etti,
Fakat zihnindekileri aktarmayı, uzun süre öğrenemedi.
*
Binlerce yıl boyunca, bu düzen böylece sürdü gitti,
Çıkardığı gürültülü sesleri, simgelerle birleştiremedi,
Nihayet bir gün, başardı bunu onlardan özel bir kişi,
Çiziktirilen biçimlerle, tüm sesleri eşleştirmeyi denedi.
*
Bir sabah bir sürünün çobanı, uyanınca erkenden,
Mağara duvarına, birini çizdi koca öküzlerinden,
Sözcükleri ifade ettiler bu karalamalarla, baştan,
Öküzü tasvir ettiler, kendi dillerinde kocaman.
*
Yaşamlarını ve düşüncelerini, bu şekillerle anlatılar,
Tek tek sesleri gösterebileceklerini, sonra anladılar,
Her bir simgeyle, ayrı bir sesi belirtip anlattılar,
Bugün bizim, hiyeroglif adını verdiğimiz yazılar.
*
Gel zaman git zaman, çivi yazısını kullandılar durmadan,
Tarihler, Fenikelilere doğru ilerlediği zamanlardan,
Onlara çivi yazısını anlamak, oldukça güç geldi birden,
Kendilerini anlatacak, yepyeni yöntemler aradılar sabırlan.
*
Koca öküzün başına benzer bir çizimi seçti, içlerinden biri cesurca,
Konuştukları dilde "aleph" dedikleri, o hayvanın sesiydi bu aslında,
"A" sesiyle eşdeğer kabul ettiler bu çizimi atalar, hemen anında,
Başlanmış oldu böylece, büyük "alfabe"'nin tarihsel yolculuğuna.
Kayıt Tarihi : 12.7.2025 21:41:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!