Adamın biri yaylaya çıkmış, senin kadarda bir oğlu varmış. Koyunlarını sağdıktan sonra,bir tas süt  alıp oğlu ile çadırın biraz ilerisine kadar yürümüşler. Ereti otlarıyla  kaplı  yere geldiklerinde orada durmuşlar,babası oğluna demiş ki:
-	Burada bir yılanın yuvası var, her gelişimde bu hayvana süt veriyorum,O da süt kabının içerisine cevail taşı bırakıyor. Cevail taşı, kuyumcularda o zamanın parasıyla 2 sarı liraya satılırmış. 
-	Evladım bu cevail taşlarını şimdiye kadar biriktirdim ve bu taşları satıp inşallah Hicaza hacca gideceğim.Ben dönene kadar  bu işi senin yapmanı  istiyorum. Bir düşün yapabilir misin? 
-	Onbir yaşlarında ki bu çocuk, yılana süt vereceğini cevail  taşlarını biriktireceğinin  sözünü vermiş.Tüm hazırlıklarını tamamlayan baba yola koyulmuş, hacca gitmiş.
-	Ana oğul tek başlarına yaylada kalırlar.
-	Derlerya, ‘Kedi gitse yeri belli olur’.
-	Babasından kalan boşluğu,talihsiz oğul  doldurmaya çalışacak, ama onu bekleyen bir tehlike var, kurtulması imkansız.
-	   İlk kez  yılana süt vermeye başlar, biraz korkarak, biraz da erinerek. Gün geçtikce bu çocuğun tedirginliği  artmaya başlamış.Diğer taraftan da sürünesice şeytanın tesiriyle, sütü yılana vermemeyi onu öldürmeyi ve yılanın karnında ki bütün cevail taşlarını almayı aklına koymuş. Nasıl etsem de onu öldürüp şu süt getirip götürme işinde kurtulsam diye uzun uzun düşünmüş. Nihayet eline nacak alarak yılanın deliğine sütle  gelmiş.
-	  Hayvan nerden bilsin onun fesat düşündüğünü.Isıran it dişini göstermez 
-	  Yılan her zaman ki gibi önüne konan süte yaklaşırken, içti içecek tam o an.elindeki nacakla yılana saldırmış.Kuyruğu kopan yılan can havliyle yuvasına girmiş.
-	   O günün gecesi kuyruğu kesik yılan çocuğun yattığı çadıra gelir yatakta çocuğu zehirler. 
-	Çadır hayatını yaşayanlar bilirler, yaylalarda ki kara çadırlarda yataklar hep yere serilir. Kalın döşek ve yorganların içinde, ıslak çadırlarda uyku çekmeye doyum olmaz. 
-	   Onlarında yatakları yere seriliymiş. Gecenin o zifiri karanlığında  sen gel, anasına hiçbir zarar verme çocuğunu zehirle ve oradan git.
-	Derlerdi de inanmazdım: 
-	‘Yılan düşmandır’. Hayatımda en çok korktuğum şey  yılanlı rüyalarımdır.
-	Gözden kaçmayan bir husus, yılan çocuğu hedef alıyor.,diğerine hiç bir zarar vermiyor. Derin uykuda yatan anasının da haberi olmuyor, çocuk orada can veriyor. 
-	 Acaba annesi nasıl haberdar oldu? 
-	Küçük baş hayvan sürüleri, koyun keçi hiç fark etmez, biraz yaramaz olurlar.Çobanın anasını ağlatırlar,bir türlü ne doğru dürüst uyurlar nede karınlarını doyururlar,devamlı hareket halindedirler. Çobanların bunlardan neler çektiklerini bir bilmiş olsanız.
-	   Sürünün sabaha doğru çeperden çıkmaya zorlamasıyla çıkardıkları sesten uyanan ana, çocuğuna seslenir:
-	  Sürü gidiyor kalk oğlum bir kaç kez tekrarlamış, bu sözünü, hiçbir ses seda,kıpırdama duymayınca, üzerinde ki yorganı açar açmaz  yavrusunun cansız cesediyle  karşılaşır.Feryat figan eder,çırpınır saç ve başını yolar kahrolur,olduğu yerde bayılmış. Çocuk çoktan ruhunu teslim etmiş, çocuğun eti morarmış, kadının haberi yok.
-	  Yalnızlık Allah’a  hasdır. Çadırda kendisinden başka kimse de yok. yerde çocuğunun cenazesi yatıyor, bu kadın ne yapsın? Neylesin? 
-	Aman Allah’ım bu ne çetin bir imtihan! 
-	Tabi ayıldıktan sonra o çileli  kadın,kendi elleriyle çocuğunu yıkamış, yatak çarşafıyla kefenlemiş, göz kan yaş içinde elleriyle mezara koymuş…
-	Ağlaya ağlaya göz yaşları kuruyan ana, beyinin gelmesini bekler durur, kendi kaderiyle  baş başa. Yaylalar ıssız mı ıssız.Ne gelen var ne de giden. Tek başına bir kadın koyunlarıyla gün sayıyor.
-	Beklenen an gelmiş, Hicazdan paha biçilmez elbiselerle, hediyelerle hacı gelmesine gelmiş ama, olup bitenlerden haberi yok.Nerden haberi olsun ki? 
-	Adam müneccim mi ki bilsin.
-	Çadıra girer girmez  hanımını bitkin sararmış solmuş olduğunu görür. Sel olup akan göz yaşları içerisinde birbirlerine sarılmışlar. Kadın konuşamamış  ancak  olup bitenleri  anlaması için ona, oğlunun mezarını göstermiş. Meseleyi kavrayan baba, soğuk kanlılıkla hızlıca süt verdiği yılanın yuvasına gelir ve dikilir der ki:
-	Yılan kardeş selamün aleyküm..
-	Yılan da cevaben der ki:
-	Hacı Allah hacını kabul etsin. Sende ciğer acısı,bende de kuyruk  acısı varken biz bir daha arkadaş olamayız.
Amasya / Erbea 1995
Ali Kılıç KakizKayıt Tarihi : 19.6.2006 20:17:00
 
 
 
 
 Şiiri Değerlendir
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
 
 



Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!