İnsan
çocukluğunun geçtiği evi hiç unutmaz derler,
ben buna inanırım.
Çünkü insan bazen
bir adresi değil,
bir duyguyu taşır omzunda yıllarca.
Belki on kere değişir sokaklarım,
kapı numaralarım,
anahtarlarım yabancı ceplerde eskir.
Ama içimde bir ev var
hiç taşınmayan.
Duvarlarında
annemin ses tonu asılı,
babamın suskunluğu
bir çivi gibi çakılı durur köşede.
Penceresinden bakınca
çocukluğum geçer sokaktan
dizleri yara bere,
avuçları umut dolu.
O ev
ne yıkıldı
ne satıldı
ne de kiraya verildi.
Sadece büyüdü benimle
ve içime taşındı.
Ben her gittiğim yerde
aynı odayı aradım.
Aynı ışığı,
aynı güveni,
aynı “buradasın” hissini.
Birçok evde yaşadım,
ama ev olabilen azdı.
Çünkü ev
duvar değilmiş meğer,
birinin seni olduğun hâlinle beklemesiymiş.
Bazen bir insanda aradım o evi,
bazen bir cümlede,
bazen bir sessizlikte.
Bulduğumda sustum,
bulamadığımda uzun uzun yazdım.
Şimdi dönüp bakıyorum da
benim bendeki yerim
tam olarak buna benziyor:
Çocukluğumdan kalma
bir iç oda.
Kapısı hep aralık,
ışığı hiç sönmeyen,
kimseye gösterilmeyen
ama herkesi tartan.
Ben orada
kırıldım,
oradan güçlendim.
Orada öğrendim
gitmenin ne olduğunu
ve kalmanın bedelini.
İnsan
evini unutmaz,
kendini de.
Yeter ki
içindeki o evi
yıkmaya kalkmasın.
Ben hâlâ
oradayım.
Herkes dışarıda beni ararken
ben çocukluğumun geçtiği evde
kendimi bekliyorum.
Kayıt Tarihi : 16.12.2025 13:20:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.




TÜM YORUMLAR (2)