Ey sen
Hecelerinle yazılmış gökyüzü
Ne haykırıştır kanat çırpışın
Ne barıştır sunduğun çiçek
Çıplak gökyüzüdür çocukluğun.
Sabahın meltem kokusu eritir ciğerimi
Camlarımı tıkırdatıyor rüzgar
Kuşkanadından yorgana örtünmüş ay
Ne battaniye ısıtır tenimi
Ne yüreğimi sevdan
Günler nasıl da geçiyor
Karıncaların seviştiği mor kıyılı dergâhında
Coştu mu seller baba
Vurdu mu alnına Akdeniz güzü
İncitme baba
Okşa
Zamansız dalgalarda
Küsüyorum
Suyun duruluğuna
Küsüyorum
Toprak anaya
Ağlar mı hiç okyanus
Denizde çırpınan balığa
84 Nisanında soğuk rüzgar vururdu penceremize
Sarı sıcak el çırpardı geliyorum derken
Çukurova’nın çarpık iklim yapısında bu gün
Alnımızdaki teri dökerdik Akdeniz’e
Doğdun en sonunda
Yüzünü yıkamadan güneş
Gün sıcak
Hani
Tarlalarda tohumların yelpazelerinden akan
Gün ışığı senfonisi başakların
Akdeniz güzünün ürünü gibi sıcak
Onu taşır omzunda ücretli
Efkarım var
Süregelen
Dert zinciriyle kol kola
Hayatın tadını veren
Zorluklara merhaba...
Diploma
İşsizlik
Torpil-siz-lik
Rüşvet-siz-lik
yuvada kırgınlık
sevgiler
günbatımı uzanıp da düşünürüm
yarını yepyeni günü
bir kısırdöngü dolaşırsa
değişmeyen acı ve sızı
yarın saracak benliğimi mutluluk
Alamadan meyvesini
Ektiğimiz tohumun
Vuruldu alnımıza
Damgası ayrılığın.
Sevgilim sen ki
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!