" öyle başını alıp gidilir mi bir ömür
sürgün olur savrulursun ey! gönül "
ah! çocuk
gariban bir çaresizliğin içinde
büyüttüm ben seni
“ yıkılan bir ağaçtan farkımız ne ”dedi
İçimde bir ses
bu sesin kederi
bir cam gibi kesiyor yüreğimi
dokuz Temmuz saat beş otuz beş
aşksız gemilerin aşksız nöbetçisi
çıkmadı devralacak yıllarca birisi
o kadar çok kullandı ki nefreti
eskimedi yaraları sevdanın
ne gariptir ki
hangi mabedin kapısına
yüz sürdüysem o kapıların
eşiğinde kurban edildim
canımın yongasıydı beni yoranlar
boynuma yüreğime
ha ha ha! ...
selam sana güneş
selam dudak uçuğum
selam yüreğimde çin işkencesi
zehir semiren akik tenim
gözde ki yumuşamalar
ha ha ha ha ha ha ha ha ha
o gün bir türlü yapamadık
bugün bin türlü delirelim hadi
selam sana kalbi delik dünya
selam kirli deniz kirli hava
selam doğanın kaybolan nesli
Adem ile Havva'yı iblis ile kandıran
İrem bahçelerinde yasak elma sendin aşk
bir ateş sarmaşığı kor alevle yandıran
Cennet ile Cehennem ince köprü sendin aşk
/
helalinden caydırıp haramlarda gezdiren
ey mavi gökyüzünün pusu / özgür kuşların oğlu
güne yoldaş bana eş
mektupların
bağrından çıkarken mi buruştu avuçlarında
hanımeli kokmuyor serin bahçelerin
ben Pîrâye!
Artık
gözü açılmadık sığırcık yavrusu değil aşk
bir kör ışık bir zehirli sarmaşık
yaşa yaşayabilirsen
bilirdim her darın
hangi sokağın orta yerinde dağıldığımı
hangi kelimede kalbimin durduğunu
unutmadım, hala hatırımda
hüzün anıtı gibi her biri bir bir aklımda
dipsiz, ipsiz bir kuyunun içine
ittiğin o gün, görmedin



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!