Sokak arşivinden ağzına küfürler doluşturulan eski bir militanın öyküsü bu,
Gazete kupürlerinden sessiz sayfalara doğru, bir anlaşılmazlık diz boyu,
Kırık bir şemsiye gibi yağmurda, içine kapanan siyah paltolu adam,
Mütevazi duruşuyla sonbaharda son yaprağın, veriyor kente selam,
Kent yüz çeviriyor, sebepsiz bir karanlığın ufka çökmesi gibi.
Bu kez mağrur adımlarıyla adam, inletiyor beyaz zemini,
Kent gene de yüzünü dönüyor, densiz bir kadının nedensizliği gibi.
Seni düşünürken
Bir çakıl taşı ısınır içimde
Bir kuş gelir yüreğimin ucuna konar
Bir gelincik açılır ansızın
Bir gelincik sinsi sinsi kanar
Seni düşünürken
Devamını Oku
Bir çakıl taşı ısınır içimde
Bir kuş gelir yüreğimin ucuna konar
Bir gelincik açılır ansızın
Bir gelincik sinsi sinsi kanar
Seni düşünürken



