Yoksun işte, ölümüne özlemini çekiyorum şimdi. Gittin, hayatımdan düşlerimi, anılarımı sarsarak ve tekmeleyerek kalbimin kapılarını ardına kadar... Yağan yağmurlara, esen rüzgarlara, açan güneşe de aldırmıyorum artık. Günlerin tadı yok, sular da akmıyor.
Göçüp gitti uzak diyarlara sevgi kuşları... Yağmurla da konuşmuyorum artık, nehirlere de anlatmıyorum derdimi. Ayrılık denizine düşmüş, tersine kürek çeken şaşkın bir denizci gibi kalakalmışım yorgun dalgalar arasında... Rüzgar da esmiyor, kahretsin...
Yokluğun ölüm gibi, yokluğun işkence. Sensiz ellerim, bedenim, ayaklarım üşüyor, buza dönüyor hayatım … Uçup gidiyor kırlangıçlar, uzaklara giden hayallerimin peşinden. Turnalar da gidiyor, bir ben kalıyorum bir ben, böyle çaresiz, böyle kimsesiz. Kahretsin...
Omuzları düşmüş basamaklardan inerek hiç bir mutluluk kıtasına varılamıyacağını anladım. Anladım ki, herkes kendi yarasını kanatır içinde ve her acı bir başka acıya açılan kapıdır aslında...
En sevdiği hatıraları bile
Bari sen her gece yorgun sesiyle
Saat on ikiyi vurduğu zaman
Beni unutma
Çünkü ben her gece o saatlerde




Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta