Çok değil, otuz yıl önce
Sabah erkenden heycanla açılan
Kocaman düğmeli,radyolarımız
Hergün aynı saatte dinlenen
Arkası yarınlarımız vardı.
Ekmeğin tadını
HALAYIK
Hummalı düşleri taşıma
Gecelerime
Ben, senin hüzünlerine
Kurban olurum.
Yeter ki sen üzülme,
Yarı uykulu bakmalı,hayata
Yarı aç dolaşmalı
Her an vazgeçecek gibi
Belkide,bu yüzden az uyuyor
Yarı aç dolaşıyorum şehrin sokaklarını
Uyarılmışlığından uzak,
Miyase
Mısraların yorgun dizelerinde
posta güvercinleri,çalar kapını
sen çıkarsın, yem atmak için kapı önlerine
ağaran saçların dan düşer bir ömür
Denize hasret martı,açarken kanadını
Masumca düşler çaldım
Zümrüt'ü anka kuşundan
az gittim,uz gittim.
Dünyayı seyrettim kaf dağından.
Dedem Korkut verdi ilk öğüdü
Geoid şeklinde bir dünyanın
Hunusinden yağ gibi
Akıp ta geçti zaman
Karesel alan toprak evde
Karşılarken ilk güneşi
Yetmişli yıllara tanıklık edenler
hiç bir şeyden yorulmadı,
kavgalardan yorulduğu kadar.
Önceleri masum kavgalarımız vardı,
Mahallemizin kızlarını koruma adına.
Sonra biz büyüdük, kızlar büyüdü,
İstanbul da bir yalnız adam
Gözlerin gibi
masmavi denize bakarken
ekmek arası,balık ye
Benim için
Simitçi çocukların hüznü var gözlerinde
Düş kurmasını unuttuk be usta
uçurtmaların kuyruklarına bağladığımız
sevdalarımız takıldı tellere
posta güvercinleri yenik düştü açlığa
açma perdelerini çek. Sevgili, bize küstü be usta
Mrs and Mr brown
Hala yaşarlar mı bilmem
bildiğim dialoglarda saygın takılsalarda
sevimsiz ihtiyarlardı vessalam
Beyaz şarap içer
İt's a car larına binerlerdi
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!