Keskin bi acıydın sanki içimde. Kalbim yanıyordu sen her aklıma düştüğünde. Gözlerimi hiç görmediğim bulutlar kaplıyordu ve sadece gözkapaklarıma yağış bırakıyordu. Anneme anlatamadığım bi sıcaklık sarıyordu ciğerlerimi; yazın daha çok terleyip kışın daha çok üşüyordum sanki. İlkbaharda açmıyordu ağaçlar çiçeklerini, sonbahara dökecek yaprakları kalmıyordu. Kuşlar zamansız uçuyordu uzaklara. Kesilmişti selam; mutluluktan yana ne varsa
Zaman kenti ısıtan saatler
ve yeni sonların başlangıcına uyanır gözler
Gün biter
Umut vermez tebessümler;
çünkü ecel tuzakları her köşebaşında
ve eli silahlıdır duygular
Umudun son deminden yazıyorum bu şiiri sana. Ölüme en yakın olduğum anda sana en uzak olduğum saatte. Düşüncelerimden, beynimden, kalbimin bilmem hangi köşesinden; en uzak olduğum anda yazıyorum bu şiiri sana ölüme en yakın olduğum zamanda
Artık hep heç kalıyorum işe, sensiz sabaha uyanmak zor oluyor. Kimseye görünmeden çıkıyorum evden yada ben çıkarken herkes çoktan gitmiş oluyor. Söyledim ya bu aralar hep geç kalıyorum işe; saatimi dönüşüne kuruyorum hiç ama hiç çalmıyor
Önceleri herşey güzeldir; ama onu da hatırlamazsın. Hep büyükler anlatır güzel olduğunu anımsarsın. Sonraları herşey değişir. Bir şeyler sarpa sarar. An olur, gün gelir, yaşın ilerler; anne baba sevgisi ararsın; ama sadece aradığınla kalırsın. onlarda sana yabancı olmuştur, inanki çok ağlarsın. İşte o gün herşeyin yalan olduğunu anlarsın. Şehir dar gelmeye başlar artık, nefes almakta zorlanırsın. Çareyi hep uzaklarda ararsın. Kaçmak, kurtulmak, ölmek gibi sözcüklerle beyninde yüklemsiz cümleler kurarsın. Elin zulada ki sigaraya gider ve bu kez hiç korkmadan yakarsın; Çünkü geleceğin yoktur artık. Düşünmek zorunda olduğun bir yarın yoktur. Ailense zaten hiç olmamıştır, o gece anlarsın. Bu yüzden sigaranı rahat rahat yakarsın. Çektiğin her dumanda birilerini içinde boğarsın. Kimse kalmasın diye de bol bol sigara yakarsın. Evindeki ve hayatında ki son gecendir artık; perdenin altından şöyle bir şehre ve yıldızlara bakarsın; çünkü biraz sonra şehirle vedalaşacak yıldızlara uçacaksın. Bu yüzden şehirlede barışacaksın. Ona da son kez gülen gözlerle bakacaksın. Kül tablası doldukça, paketin boşalacak sona yaklaşacaksın. Dönüşü yoktur artık yolun, vücudundan soğuk terler akacak. Gözlerin önce bulanacak, sonra yavaş yavaş kararmaya başlayacak. Baktığın pencerede ne şehir ne de yıldızlar olacak. Zaten baktığın yer muhtemelen pencere bile olmayacak. Kendini taşıyacak gücünse kalmayacak. Başın yastığın eğimine düşücek. Gözlerin kapalı bilincin açık olacak. Beyninde diline dökemediğin son cümleler kurulacak. Aslında diye başlayan keşkelerle biten... Derken bilincin de kapanacak. Kestiğin sağ kolun sigara izmaritlerinin üzerinden kül tablasına akacak. Sol kolun sol yanından aşağıya sarkacak. Temizliğine hiç yardım etmediğin yerler, o gece kanınla yıkanacak. Sabaha kadar hiç kimse birşey anlamayacak. Sabah olunca feryat figan kopacak; ama ne fayda! Yolcu çoktan son durakta, 'YILDIZLARDA' olacak...
Milletin kaderi kurşun kalemle yazılmış, kafasına göre silgi kullanıyor. Bizimkinde tükenmez kullanılmış, istesen de silinmiyor
Yaram yarimdir, yaram kanıyor. Kanayan gönül yarasıdır içinden yar akıyor.
Yıldızlara küstüm o geceyi aydınlattığında. Gecelere küstüm zamansız vedasız ayrılığında. Ayrılığa küstüm senden uzak kaldığımda. Uzaklara küstüm sen benden kaçtığında; ama sana hiç küsemedim beni bi başıma bıraksanda
Yağmurun yağışına ağlar oldum artık. Ben yağmura yağmur şehre yağar oldu. Sebepli sebepsiz yanaklarım ıslandı. Belki de mevsimlerin değişmesine üzüldüm ve göçmen kuşların gidişine. Üç selvinin üç koca yüreğin köklerinden kesilişine üzüldüm belki de belki de seninle her şeyi severken sensiz her şeye ağlar oldum
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!