Gün olur hüzün kaplar.
Gün olur mavi ıslaklıgın.
Elime değmiyor kitaplar.
Bir müddet tayin edilmiş korkuma.
Anlamsız cümleler gardiyanım.
Uyutmayan geceler boyu.
Ben bilirim gittiğini.
Ardınca bırakıp kokulu düşlerini.
Hasretin ateşten gömleği
tek libasım.
Canım canda değil götürdüğünden beri.
Duymadım
Alev topları gözbebeklerinde
yanarken
parmaklarımın arasından kayardı
saçların.
Kim bilir hangi şarkı çalardı.
Ruhumuzdan damıtıp duygularımızı
İstanbul ölmüş dostum
Her yeri leş kokuyor
Gençler oturuyor
ihtiyatlar ayakta
zor tutunuyor
Zihinler işgal ,
Uzak diyarların ecesi,
gecenin ıssız sesiydin.
Ayrılığın hüznü akardı kum saatlerinde.
Görmeden bilinmezdi ,
bilmeyen hissetmezdi,
hissetmeyen sevmezdi,
Ay parlar ara sıra.
o güzel peri için yıldızlar
iner pırlanta ırmaklara.
Tutamaz kendini içimdeki çocuk.
Korkak ürkek hayran bakışlarla seyrinde perinin. Yalnızca sevilmek, okşanmaktı isteği.
Belki korunmak aytaşı gibi. Sonrasını düşünmeden içmek aşk suyunu.
Asaletinden cekindim Bir serçe gibi titrek. Avuçlarında hissederdin kalp atışlarımı.
Dünden bugüne taşınan ne kaldıki
yarına beslenen umudun kıvılcımlarından başka. hep.
Asil ruhunun gölgeleri düştüğünde üzerime kendimde değildim.
Sırtımızda eskimeyen çile abaları.
Akıl durdu
Saat dört olmasın,
akşam üstü.
Takılsın akrep
yelkovana hep
12 de kalsın.
Akşamın gölgesi düşerken üzerimize ,
Solgun parıltılarla yağdı gözyaşları.
Hüznün kapladı kireç duvarları.
Hayallerin soluk
gölgelerinin siyahında esrarlı gözlerinin sihri saklı. Yasemin degil lavanta mı vanilya mı bu koku ,
pek sanmam .
Odam hasret kokuyor.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!