Çerçeveler yaldıza batsa da
İçi yakar gözleri
Bir çatlak ya da kırık
Değiştirir görüntüleri
Yüzleşmek fırsatı orada
Bal dudaklı dilber:
Yaşadığın şehrin kapılarını aç
Aşksa bu;
Buna ben varım
Belki akşamları dinlememem
Sevmek, affedilmezleri görmezden gelebilmek,
Sevmek, suskun kalabilmek,
Sevmek, yangınları nefesle söndürebilmek,
Sevmek, yedi öğüde uyabilmek,
Sevmek;
Sen;
Karanlık gecelerimin aydınlık yüzü,
Sığınabildiğim en korunaklı liman,
Coşkularımı durduran dalgakıran,
Yüreğime zincir vurup kilidini alan,
Sevda kokunla beni benden alıp götüren,
gözyaşımla yıkayıp
çamaşır ipine mandallayıp astım
yaşadıklarımızı.
gecenin ayazında
dışarıda unutulup kaskatı kesilen
çamaşırlar gibi.
İnsan; yoğun bir duman
Gökyüzündeki bulut gibi
Kimi vakit, bembeyaz
Kimi vakit, pembe duvaklı
Kimi vakit, gri bakar kararsız
Kapkaralık karartır cevherini
Bayraklı sırtları seyir tepesinde
Mavi pelerinli prensi,
Martılı beyaz köşk kapısında
Umarsızca beklerdi akşamların gölgesi.
Mavisinde İzmir’in, seranat yaptı çılgınca martılar
Meltemler, imbatlar estikçe sahile vuran dalgalar
Gözlerinin içi alabildiğince derin
Bermuda üçgenli okyanus misali
Bilinmezlik dünyası gizemli
Daldıkça batacağına ayaklar
Derininde kaybolur bedenim
gönül kapımın anahtarı kayıp boşuna arama
bulsanda nafile
kilit yeri çok paslı
kır zincirini gir dünyama
sonsuza dek sev beni
saklı bahçemin yegane sevda çiçeği
Canından can veren
Yaşamı bana bahşeden
Yıllar yılı emek veren, sen
Rabbimin bana armağanısın baba
Acımasız geçen yıllar canını acıtsa da
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!