Time is pouring, like Tortum waterfall.
Emotions are embroidered in passing days,
pilling up, sorrow and remorse.
They don't show any remark, though
corrupting, that is more independent than me.
My countenance still maintains,
Sıradan bir rutin işliyordu sıraların üstünde
Kapı açıldı koridora bakan
Ve gözlerimi kaçırıyordum olandan
Görene dek onu
Kıvırçık saçları dokunur narin omuzlarına,
Kömürün ateşi gördüğü andaki parlama
Maymunlar peşimde koşuyor
Kuzey Afrika ormanlarında
Dalları kırarak, ezerek ufaklıkları
kaçıyorum geçmişten
Ve gözlerim dünyanın zirvesine bakıyor
Ayaklarımsa battı bataklığa
Oldurmak mı gerek, var olmak için?
Zaman akmaz, durur; su da yetmez belki.
Olgunlaşmamış meyve, çürür mü acep?
Nasip vakti gelir, kabuk çatlar.
Bağırsaklar nakasa çekilirken,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!