Enver Bilgiç Şiirleri - Şair Enver Bilgiç

Enver Bilgiç

Gülmek bana yaramıyor usta
Bilemediğim çözemediğim
Bir sır var bu hususta
Ne zaman biraz gülsem
Hafiften eğlensem
Gözlerim nemlenir

Devamını Oku
Enver Bilgiç

Haydi çocuklar bir seyler yapalım
Gök kuşağından renkleri kapalım
Yerlere göklere boncuk saçalım
El ele yağ satalım bal satalım

Kamplar kuralım dağların düzüne

Devamını Oku
Enver Bilgiç

Hayat yolu ince kâh düz kâh bayır
Atılan her adımda vardır hayır
Zevki hoş bir sedâ derdide kahır
Tadılan her yudumda vardır hayır

Hayal alemine uyar kanarız

Devamını Oku
Enver Bilgiç

Kuru soğan azık,yavan yaşıt çorba ile
Yırtık pırtık hırka,eski püskü urba ile
İçi bomboş heybe,delik deşik torba ile
Çulsuz pulsuz,acı tatlı geçti ömrüm

Zalim yarin nazı,kırık dökük sazım ile

Devamını Oku
Enver Bilgiç

Deliksiz karda
Ormanda yürürken
Resmini gördüm
Karlar üstünde
Oynaşırken
Minik kuş çizmiş

Devamını Oku
Enver Bilgiç

Eyy! yar,
Gökyüzü diyar
Yeryüzü bahar
Uzaklar buhar
Olsaydı...

Devamını Oku
Enver Bilgiç

Kolay değil kardaş çobanlık zordur
Hergün dağ taş dolaşacaksın mecbur
Bakırdan dökülür gibi yağdımı yağmur
Ayaktan ayakkabıyı çeker alır çamur

Sabahın köründe erkenden uyan

Devamını Oku
Enver Bilgiç

Aklım erdiğinde kendimi ulu ardıçların olduğu bir ormanın içinde buldum. Düzlükte büyük dedeme ait tarlada yaz kış bacası tüten tek odalı bir dağ evi, etrafında koyunlarımız ve keçilerimiz için yazlık avlular ve kış içinde ağıllarımız vardı. Rahmetli dedem davarı uzaklarda güder bende rahmetli ninemle kalırdım. Kışlamızın biraz ilerisinde sadece bahar aylarında suyu olan küçük bir gölcük vardı. Hayvanları ordan sular kendimizede bir kilometre uzaklıkta ki tepenin ardındaki kaynaktan suyu taşırdık. Ben Ninemin eline ayağına fazla dolaşıyordum sanırım bana "git hadi mantar topla" derdi. O gün bu gün mantar aramak toplamak bende bir tutku haline geldi ve bu alanda iyice uzmanlaştım. Ben artık kuzu ve oğlak çobanı olmuştum. Onlarla arkadaş gibiydim. Her birine isim takar ıtır kokulu otları ve keklikleri ikram ederdim.
Öbek olup ardıçların gölgelerinde Annelerini bekleşirlerdi. Ardıçların gölgeleri yazın koyu ve serin kışın kuytu olur. yağmurdada şemsiye gibi korurdu belli bir zamana kadar. Canları sıkılıncada halay çeker gibi oynaşırlardı. Bazen köye yaķın yamaçlarda onları güderken köyden çocukların seslerini duyardım, belli ki oyun oynarlardı. Hep merak ederdim güneş batarken köyümüzün içi nasıl oluyor diye. Karanlık iyice çökünce çalılar dallar yürüyormuş gibi gelirdi bana sanki arkamdan biri tutacakmış gibi korku olurdu hep içimde. Bende korkmuyormuş gibi ıslık çalar, bağırır çağırır kuzuların arasına sokulurdum. Zira; kuzuları melâike olarak öğretmişlerdi bana. Kuzuların ve oğlakların Anneleriyle buluşmaşı ise tarif edilemez bir duygu coşku ve en güzel türķüydü.
Güttüğüm kuzular ve oğlaklar büyüdüğünde satılır ve ben onların ardından ağlardım. Ama yeni yeni kuzularım oğlaklarım olurdu...
★Dağların yamaçlarında eğleşip meleşirlerdi
Itır kokulu otları taze çimleri kekikleri yerlerdi
Sağa sola ileri geri hoplayıp halay çekerlerdi

Devamını Oku
Enver Bilgiç

Hacettepe yokuştur
Yarim yaralı kuştur
Biz baharı beklerken
Artık yolumuz kıştır

Kapıya geldi posta

Devamını Oku
Enver Bilgiç

Ve... egilip papatyaya şöyle diyorum;
"Güzel papatya seni koparmaya kıyamam
Taçlarını da yolmama hiç gerek yok
Çünkü; biliyorum ki o da beni seviyor"

Devamını Oku