Yalnızlığın baş köşesine oturmuşsun arkadaşım,
Yerin güzelmiş, sessiz, sakin…
Alıp gidiyor değil mi bu köşe insanı?
Çaprazdan dayamışsın omuzlarını da duvara,
Gözlerin uçsuz bucaksız deryalarda,
Ellerin yelken açmış bir kaşık suya,
*Zillerin çanaklarımı kırılmış yoksa!
*Evlerin direkleri mi yıkılmış…
*Bir sessizlik bir sükut almış ortalığı,
*Yalnızca ağıtlar, ağıtlar…
*Bayrağa sarılmış tabutlar üzerinde;
*Analar, bacılar ağlıyor
Kelimeler tükendi, Sözler bitti
Gık çıkmıyor artık
Matem kaplamış havayı.
Acı!
Acı acı çalıyor kapıları
Girdi girecek içeri
Tarlaya attık ekini
Kümese kapattık tarihi
Suistimal ettik yemini
Başa çıkardık tilkiyi.
Tilki giydi cübbeyi
Gülüyor bak çocuk, ağlanacak haline
Geçmişe bakarak geleceğe bir adım dene!
Dostlar alışverişte görsün, geçmişi an yad eyle
İçinden geleni yap kardeş, kendini bir dene…
Yaşanmışlar yaşanmış demekle bitmiyor
Gidemezsin!
Beni bırakıp ta… bu kentte!
Sensiz,
Elim kolum bağlı, naçarım
Biliyorsun….
“erkek kızın camının önüne gelir klarnet eşliğinde serenat yapar”
Madam gibi…
Ben seni hiç sevmedim ki
Zengin akşamlarda içtiğimiz şarapları sevdim
Eski zamanların birinde bir demlik birde cezve varmış. Demlik cezveyi, cezve demliği hiç sevmezmiş. Ama birbirlerini görmeden edemezlermiş. Demlik cezveyi; yıkanmadan içine girdiği için, cezve demliği içinde hep sıcak su bulundurduğu için sevmezmiş... Bir gün eve bir gelin gelmiş acemi mi acemi, beceriksiz mi beceriksiz. Soğuk suyla çay demlemiş. Çayı bardağa demden katmış eline cezveyi almış daldırmış demliğe. Aman yarabbi buz gibi su! cezve donmuş çat diye çatlayıvermiş.... Demlik pis pis gülmüş cezvenin bu haline derken gelinin kocası gelmiş. Gelin bardağa kattığı çayı kocasına vermiş. Adamcağız bir yudum çay almış aldığı gibi püskürtmüş. Ne biçim çay bu diye bağırıvermiş. Gelin acemi ya; valla herif bu demlik hiç güzel ısıtmıyor, hemen soğutuyor demiş. Herif gelini seviyor ya almış demliği ve cezveyi fırlatmış çöpe... Cezve bu sefer pis pis gülmüş demliğe.. Neyse akşam olmuş; kediler, köpekler hepsi çöpte. Bizim iki kafadar birbirlerine bakarak;
Eşek senin yüzünden çatladım demiş cezve. Demlik asıl sen benim içimden su alamadın diye suçlamış onu. Başlamışlar ağlamaya..
Oradaki bir tenekede tebessümle; “YERİNDEYKEN YERİNİ, RAHATKEN DEĞERİNİ BİLECEKSİN, ÖNCE KENDİ BURNUNUN ÖNÜNÜ GÖRECEK, GÖZÜNÜN ÇAPAĞINI SİLECEK, ÇEVRENDEKİLERİ ÖYLE GÖRECEKSİN”
Ve acemi gelin girince eve en yakın eskiciye gideceksin demiş.
Onlarda tenekeye; “sen niye buradasın demişler.
Teneke “İki acemiye malzeme olmadığımdan demiş.
Eskidi be ayaklarımın tabanları,
Tozlandı bak bakışlarımın ufukları
Buzlandı bedenimin tüm damarları
Acımadın zalim, çürüttün beni…
Ben baharımda geldim, ettin hazan.
Baktığım her yerde seni gördüm, vuruldum.
Kuşların kanadında adını duydum, duruldum.
Bebeklerin gülüşüne sesini koydum, buruldum
Hergün seni yaşayarak,
Yoruldum, Yoruldum
Sevgili Ender PEHLİVAN,
Uzunca zamandan beri takip ettiğim yazarlardan birisiniz. O kadar farklı bir anlatım tarzınız var ki, yazdıklarınızı yaşıyor ve yaşatıyorsunuz. Şiirleriniz inanın tat veriyor.. Kelimeleri kullanışınız ustaca.. Ve aynı zamanda araştırmacılığınız ve gördüğünüz olayları k ...
Yıllardır şiir okurum.. Bir çok ünlü kalemin şiirlerini okudum.. Çok nadir olarak bir şiiri hem okudum hem ağladım.. İlk defa bir şiiri yaşamış gibi oldum.. Teşekkürler ENDER PEHLİVAN.... O kadar harika bir kalemin var ki, mest ediyor insanı... Tüm şiirlerin çok güzel ve anlamlı... Ama KEMANCI İLE D ...
Yıllardır şiir okurum.. Bir çok ünlü kalemin şiirlerini okudum.. Çok nadir olarak bir şiiri hem okudum hem ağladım.. İlk defa bir şiiri yaşamış gibi oldum.. Teşekkürler ENDER PEHLİVAN.... O kadar harika bir kalemin var ki, mest ediyor insanı... Tüm şiirlerin çok güzel ve anlamlı... Ama KEMANCI İLE D ...