/Kısa yürüyüşlerin geçici hazzında kaldı ömrümüz
Uzun yürüyüşler cesaret isterdi /çünkü/kolaydı düz
Söylediklerimizin tekrarından ne çok anlam çıkardık
Ne çok takıldık kaldık kolaya kaçmaya
Demir parmaklıklardan farksız/bir kafes bedenimiz/
bir martının gözlerinden bakabilmek dünyaya
sınırlarımızın sınırsızlığını keşfetmek
her şeye ve herkese rağmen
meydan okumak sınırlandırılmış bedene
uçmak gökyüzünün en yükseklerine
balıkçılardan arda kalan kırıntılar mı/yaşamı anlamlı kılan
özgürlüğün doyumsuz lezzetinde /derin nefes alışlar mı
pelikan yürüyüşünde/albatros uyuşukluğunda
kabul görmeli mi yaşam
sendelenmekten/düşmekten/yere çakılmaktan öte
korkularımız mı bizi sıradanlaştıran
‘EN YÜKSEKTEN UÇAN MARTI EN UZAĞI GÖRENDİR’
ama yükseklere yılanlar da kartallar da çıkar
sürünmek mi/uçmak mı/daha evrensel
‘Martı Jonathan Livingston! ortaya çık! ’
ölümüne mücadelenin bu mu olmalı sonu/ne yazık! başarı göreceli
sarp kayalıklar bekliyor seni
yaşamın anlamı nerede gizli /nerede adaletin keskin eli
yedik/içtik/uyuduk/uyandık yetmedi mi
’kardeşlik bitti! ’
mekanı değerli kılan içindekiler mi
içindekileri değerli kılan mekan mı
yumurta tavuk meselesi
yüzlerdeki nur/ martı kanatlarında ışıltılarla müsavi
‘Burası cennet olmalı’
John olması gereken yerdeydi şimdi
yaşama amacı
‘Haydi yeniden dene’
‘Dene yeniden haydi’
öğrenmenin sınırı /sınırsızlığa erişmekle müsavi
‘Ah! geride bıraktıklarım
bütün gün sahilde pinekleyen
acı acı bağırıp anlamsızlığı tetikleyen
binlerce martı! ’
bir bilselerdi/özgürlük ne kadar tatlı
/Düşüncelerimizin aksak sınırlarından
Geçici duygulara tutsak etti kendini yaşam
Bomboş /sersefil bir hezeyan/avuçlarımızda kalan /
Hilâl Erboyacı
Kayıt Tarihi : 7.1.2010 00:20:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!