Nehirler akarken aynı denize dökülmekten yorulur mu hiç?
Gökyüzü, yıldızları her gece aynı karanlık sırda saklamaktan.
Ömrümce sürecek bir doğruluğa bağlanmaksa muradın,
Dizginleri elinden bırak, rüzgâra yasla sırtını.
Yürek, bildiği tek gerçeği unuttuğunda başlar en büyük yalan,
Ve o yalan, en sarsılmaz hakikat olur sonra.
Bir mum yak ki aydınlatsın bu karanlık köşeyi,
Ama bil ki, eriyişi dahi ebedi bir oyun olacak.
Bana öyle bir yalan söyle ki, çınlasın kalbimin her odasında,
Sesini, düşlerimde fısıldayan gerçeklerden daha net duyayım.
İçinde ne kuşku kalsın ne de geçmişten bir iz,
Sanki bu dünya, senin o nefesinden yeni doğmuş gibi.
O yalan, bir zırh olsun ki, gerçeklerin keskin kılıçları değmesin,
Herkesin kaçtığı o aynada, sadece seni göstersin bana.
Tüm yollar kapansın, geriye dönüş meçhul olsun artık,
Öyle bir büyü yap ki, o yalanı yaşamaktan ölmeye razı olayım.
Çünkü bazen insan, bildiğiyle değil, inandığıyla yaşar.
Karanlık bir kuyunun dibinde bile parıldayan tek umuttur o.
O yalan, çocukluğumdan kalma, kırık bir oyuncak gibi değerli,
Tamir etmek yerine, varlığına şükrederek sarılacağım ona.
Biliyorum, her masalın sonunda bir uyanış var,
Ama sen, o uyanışı dahi benim rüyamın içine gizle.
Bu sonsuz döngüde, iki gerçeğin çarpışmasına izin verme,
Bırak ben, senin sunduğun o tatlı zehirle besleneyim.
Kalemsiz şair sözümdür; bu sırra kimse ermesin,
Ne zaman ki şüphe düşer, o vakit dünya durulsun.
O yalan ki, binlerce yılın aşkını bir güne sığdırsın,
Ömrümce sürecek bir doğruluk olsun, öylece bitsin.
Kayıt Tarihi : 1.10.2025 06:19:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!