Yürüdüğüm her an
Her damla yalnızlık
Susadığım her an
İçilmez bir azap
Perişanlık işte neyi beklerken
Niye beklediğini bilmeden
Güldüren bir ögenin karmaşasına fener tutuyorum
Karanlığın soğuk esintili rüzgarında ışığın ısısının yetersiz kaldığı yoğun yakıcı soğuk bu
Ruhumun şanzımanını sürtüyorum en önemlisi de zarardan zarara sürüklendiğini varsaydırıyor
Tipik bir manyak gibi gözlerim yere doğru
Dışarı baktıkça içeri doğru bir çalar saat görüyorum
Kafamın arkasına bakıyorum sanki
Bir başka zamana doğru
Varlığımın tehlikesi altında
Kanın pıhtılaştığı hastalıklarım
Sessiz karanlık düşlerimde yaşarken
Tuttular beni
Zorladılar sürüklediler sanki
Ne olacaktı duraydım biraz bari
Gözyaşlarımda yaşadım her bir harbi
Savaşımı kaybettim sevdiklerimden baki
Derinlerde bir yerde gölgelerim pelerinlerle perçinlenmişken bile
Zihnimin içinden belki de kafatasımdan derimden süzülür ruhum delice
Uzaklara gitmek ister döner arkasına tozunu siler
Bir ağlama gelir gündüz vakti geceye dua eder elleri kapalı
Gözler görmüyor yollar karamsar yıldızlar kaymaz nasır kaplı dört bir tarafı
Kalp gözlükleri çatladı birden
Yeni doğmuştu kalbi ağlamalaklı
Bir sarılıştı ihtiyacı
Gözündeki perde doğumundan gelirdi
Ölen duyguları gizlenirdi
Sebepsizce üzdüğü benliğiydi
İçi içine sığmayan bir beşerdi
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!