yalnızlığın da bir rengi var, mezbaha kırmızısı
her yalnızın birleşiminden meydana gelen
bir ordu biçimindeler, yalnızlar ordusu
o kadar kırmızılar ki görmemişler birbirlerini
her adım ölüme yakınlık kurarcasına atılan
kenardan yürürken, hayatımın anlamını aradım
buldum onu; sonsuz uzanan bir tünelde
yetimlerin, göz bebeklerinin içinde
yalnızlığına sıkıca sarılmış bir halde
eski bir kokuyu hatırlatan, kopmuş düğmeli ceketlerinde
Yorulduğumu fark ettim, ölüme üç kala
Göğsüm parçalanmış kalbimde yara
Seslensem duyar mısın beni, uzaklarda?
Hiç silinmedi kokun, bu dudaklarda
Tatsız artık çoğu şey, hayatımın baharında
bir ressam oldum ben, akan gözyaşlarımla resmettim seni
oturttum seni karşıma, daldım uzun uzun gözlerine
her fırça darbesi, derinden yaralarken beni
kanımın son damlasına kadar, resmederim bedenini
hırkanın üstünde saç tellerin, yollarını gözlüyor
her dokunduğumda ona, kalbim çatırdıyor
parmak uçlarım, hep senin ismini sayıklıyor
bütün aşk şarkıları, bence senin için yazılıyor
tozlu bir rafta buldum, senin hislerini
uzun satırlar yazdım sana, seni bana hatırlatan
ellerim parçalanana kadar, kağıtlar seni sayıklayan
yazdıklarımın hiçbirini silemedim, gidersin diye bir daha
duvarlara, kağıtlara, her yere seni yazdım, "yazmasaydım deli olacaktım."
gözler midir yalanlar söyleyen, dudakları titreten
kızarmış yanaklar, uzun bir yol mudur gözyaşlarına
her hıçkırık, hafifletir mi içindeki saklanan acıyı
çektiğin koku nakış gibi işler mi, burnunun direklerine
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!