Koynuna almış da köhne zamanı,
Her güne ayrılık yazar geceler.
Bulur da çıkarır tuzaktan tuzak,
Menzilden menzile dizer geceler...
Ne yapsan göstermez gizler her şeyi,
'Barış Manço'ya'
Sormaya gerek yok; hana, hancıya
Aşk kervanı, çoktaaan menzile vardı.
Artık büklüm büklüm değil yollarımız / Dosdoğru,
Sevgililer buluştu; dağlar, bel verdi.
Bir sabah uyandım, seyrine daldım
Gördüm ki, her yanım lâlezar olmuş
Açılmış yelkenim, ummana saldım
Kedere, acıya yol mezar olmuş.
Ne bir çocuk gördüm, yüzünden solmuş
Sormuştum:
Ey gül! Sen yokken de var mıydı aşk?
Sen yokken de kuşlar, kanat kanat uçar mıydı?
Şu gözleri yaşlı yüce ağlar, bel verir miydi geçenlere?
Rüzgârlar okşar mıydı, saçlarını yalnızlığın?
Ve çiçekler, dost diyerek açar mıydı gurbeti? ..
Bu akşam yine gönlüm, sanki mahkûm, müebbed
Bu akşam yine gönlüm, sızlıyor növbet növbet.
Çekiyor, ümitsizce. Bir hayatın yasını
Gün doğarken tutuyor, maziye aynasını.
Bir sonbahar yağmuru yağarken ince ince
Ağlama çocuk! ...
Henüz yaşın çok küçük...
Gülebilir, oynayabilirsin
Hayallerinle bir dünya yaratabilirsin kendince...
Ama sen, o ipekten de güzel saçlarına ağlıyorsun
Seni anlıyorum...Anlıyorum çocuk! .
......................................................”birDeli”’ye
En başta söylemiştim;
Delileri severim, sayarım da...
Saklamıştım sopamı, onu görünce lâkin
Beni akıllı sanıp, küstü benden “birDeli”.
Beyazlara bürünüp, nereye? / Bulup rehber,
Amma da değiştin ha, binince taht-ı revan.
Her şeyin olmuş tamam harc-ı rahın muteber
Yaptıkların yanında.. Ey yolcu, kendine yan! ..
Vergi dairesinden aldığın makbuz hani
Takılınca bakışlarım
Bir buluta / pamuksu beyaz.
Daldığı olur ruhumun
Kar sıcaklığına sonsuzluğun...
Koyverse kalbimi, gönül kafesim biraz,
Gökleri baştan başa güllerle nakışlarım...
Vurmuş,
vurulmuşum habersiz,
kuzey rüzgârlarına, bağrım açık habire,
hepsi başımda benim; kar, fırtına ve tipi...
sonbaharımın artakalmış yenik ve yorgun şu günlerinde
ümitlerimi galebe çalmış yine zaman.



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!