göğü kucaklayan ağaçlara
girdaplar açılır
mağaralardan korlar damlar
gecelerin iplikleri çözülür
hüzünler gevşedi
iyi saatte olsunlar kuyularda
soyunuk imgelere tutunmuş
elmadaki ısırık izlerine yansıyor
günlerin kılçığı
kirpik kirpik
uzanıyor gölgelere
cin bakışlara
zamanın peteklerinden sızan
yelkovan
mübarek saatte
kalbimin desenlerinde ayak izlerinle
ateşle oynadın
nafile
süzgün resimleri
petek petek
kurutan yelkovan mı?
eriyip giden kayıklarla
zamanı kovalıyor şair
bir çiçekle baharı getirdiniz
dokuz felek ötesinden
iskambil şato
süte bulandı Şahmeran için
sihirli bir hâl aldı
sürünerek aldanan zaman
masallar ülkesi
uçan süpürgelerle belleklere
sığındı tazelenmek için
damıtılmış renk
demetlerinin yaralarına
çare bulamaz
peri dokunuşları
mühürlü nehirler kader çizgisinin
tersine akar
sonsuzluk korkutuyor
kumlar imparatorluğu
zenci Kleopatra
zamana direniyor
otopside ölüm kahkahaları
bakterileri yaşatmaz bal
mezar odaları ayinlere hasret
sonsuzluk kokuyor
çöl akşamları
mumyadan gözlerini silmek için
kum fırtınaları diliyor
asırların soluğu
süpürgesine binmiş cadının ensesinde
baştan çıkart mevsimleri
ölüler şehri
hoşça bak
dehlizlerine
gülleri soldurmak için
yer altı geçitleri
göçük altında kalan anılar
kayıp masallar için
yıkık sevdalar heykellerin koynunda af diliyor
ilkyaz akşamları
sizi okumanın tarihinde
kırmızı karın ihtişamına karıştı
kışlar
aşk kadar eski
uçucu
yelkenler açtın
kazdıkça
derinleşti şairliğin
gülün ustasıydın
yalnızlığın tarihini
hüzne giydirdin
bize erguvanlar
eskittin
yazı şiir
şiiri kazı
bildin
uzun soluklar ustası
simya
sizdiniz
aynalarda yansıyan
biz
zamanı yolculuğa
sürükleyen bütün
yollar Roma’ya çıkıyor
tarihi söndürmek için
şeytan üçgenlerini
ıskalayan bilim
denklemleri ışık
hızına yetişemiyor
nedense kıvranan yollar
yolculuğa hiç özenmiyor
gittiğimiz yerin tam ortası
mâzi hırdavatçısının sesindeki izler
dünyaya geliş yolumuz günah örtüsü
seslerle kol kola
Hint kokuyor
uyku, ölüm, kokuyor
fırça darbelerin
laçkalaşmış seslerle
uğurböceğinin noktalarıyım
timsah gözyaşlarındaki
tuzum
Hint, uyku, ölüm
gittiğimiz yerin tam ortası
akasya, okaliptüs!
zamanın kara deliklerine sığınmış
taşlara yol ver
uzak değilmiş
eski bir tapınak yazıtında silinmek
bumerang misali
akasya, okaliptüs!
kabilelerin diline sığınmış zaman
düşler gibi
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!