Bir insanı severken,
Onu kaybetmeyi de öğrenirsin yavaşça.
Yani tutmazsın sıkı sıkı elini,
Biraz boşluk bırakırsın araya,
Uçarsa da canı sağ olsun diye.
Yolda yürürken düşünmezsin artık
“Acaba o da şimdi beni düşünüyor mu?” diye.
Kendi adımlarını dinlersin,
Sesinle barışmayı becerebilirsen
Hayat da barışır seninle.
Özlemek de değişti
Artık insan birini değil,
Kendinde eksilen bir sesi özlüyor.
Bir zamanlar o sesle konuşuyordun içinden,
Şimdi yalnızca susuyorsun.
Sustuğun yer,
Konuştuğundan daha çok şey anlatıyor.
Bir insan bir başka insana,
En çok orada benziyor belki
Konuşmadan da anladığında.
Aynı aynada
İki farklı kırık görünür.
İşte o zaman,
Ne affetmek büyük bir şeydir,
Ne gitmek, ne de kalmak…
Asıl mesele,
Kendine tutunmayı öğrenmektir,
Ve en sonunda anlarsın:
Kimse kimsenin tamamlayanı değilmiş.
Eksik doğar insan, eksik gider,
Mühim olan o eksikle barışmakmış.
Tutunacak bir el değil,
Tutunmayı bilen bir yürek lazımmış.
Ve bazen en büyük cesaret,
Birini sevmek değilmiş…
O, ruhundan eksilmeden vedalaşmakmış.
Kayıt Tarihi : 8.9.2025 18:36:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (1)