Karanlık mı çöker öğlenin vakti?
Hep mi kara olur sevenin bahtı?
Ayrılık ateşi içimi yaktı
Usandı bu canım bedenden bıktı.
Kaderimde kara çizgi çizgidir
Karşıda yanar fener
Döne döne yar iner
Benim yârim güzeldir
Görse yıldızlar söner
Benim yârim güzeldir
Görse çiçekler söner.
Bir kazak örsen al yeşil boyalı
Döşünde kareler ya da buğday başağı
İlmeğini alsan kalbinden geçirsen
İki ters bir düz çevirsen biri sen biri ben
Bir kazak örsen...
Yüce dağların karına, anne alsın gül bağrına
Sağdıç girsin yar koluna yakılıyor kutlu kına.
Allı morlu kınasına, pek yakışır yuvasına
Gelin olmuş kutlu yuva, el açalım kınasına.
Kızlar girsin sıra sıra, sağdıç gelsin yanı sıra
Sen gideli Leyla’m kolum kalkmıyor
Eşim dostum hiç yüzüme bakmıyor
Saksıda yetiştirdiğim güller açmıyor
Sen gideli Leyla’m düzen tutmuyom.
Kurudu pınarlar sular akmıyor
Mavi kapı aralandı
Yine gönlüm yaralandı
Dertler aldı sıralandı
Bir inceden sızı kaldı.
Mavi kapı bir sır küpü
Sensin gönlümün ilacı
Şeker şerbet bana acı
Edeyim başımın tacı
Merhamet et bana acı!
Yüreğimde sensin sancı
Dağlar meşeli dağlar
Çiğdem döşeli dağlar
Çiğdemler çiçek açmış
Sen burdan geçeli yar.
Dağlar meşeli dağlar
O kızın gözleri kömür karası
Bu bendeki yara sevda yarası
Veremedim yâre başlık parası
Başımızda döner hasret belası.
O kızın gözleri karadır kömür
İki satır yazı mezar taşına
Hiç bakar mı ecel senin yaşına?
Dünyayı durdursan o da boşuna
Bir avuç toprağa sığar bir dünya.
Eceline sebep yalan bu dünya
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!