(Can Baba’ya)
bir daha düşersek dünyaya senle ben
ya da başka bir yere ne bileyim
kedi olalım “hilafsız”
ve veririz
içki ve müzikle parlat kafayı
kirli bir rüzgarı yavaş yavaş üfle
hırıltılı ses! ...
titreyebileceğin yoldan geç
uzasa da boyu kıskançlığının
sev yanındayken ve sonra
(kıprıslı- atinalı-ingiltereli-istanbullu şair Mehmet Yaşın’a;
“Pathos” için...)
(bu dünyada/ randevu verilecek / en güzel coğrafya / belki de israil’dir)
bir uzi istiyorum
(Karım’a)
yılan çukurlarında
aşkın beşiklerinde
sıyrılırdım eski derilerimden Furuğ
tetikte
ev içini örtmelerinden (mi)
perdelerin günlük perişanlığı
içimizi örtmemizden (mi) bölük pörçük
birbirimize anlattıklarımız
yakalarımızdaki ışıltılı broşlar gibi
(aşkın örtünmediği çulum
perçemin kıskandığı şal)
hangimiz görebildik
incecik gözlerimizle
bakir bahçelerindeki çiği
bağdaş kurmuş oturmuş / yeşil
bir budist / tilki uykusunda
oturma odası mavi
bunu biliyor askerler bile
dışarı çıkmalıyım
bir acaba
acemi yüreği sıkıştıran
birden aşk
kenti kuşatmış bir sis gibi
silinir
pis bir trende yolculuk isteğindir
(boynumda anlamın hançer izi
neye kondurayım perçemine gonca lebi
ön versin çağdaşıma
ön versin erken akşamımın siğili)
Furuğ! …
kurgu: durgun suda
kurbağa yavruları gibi gözü kapalı akmak
gibi bakmak
sanki yavru bir kurbağa gibi
güzel ve iyi kızlar
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!