Umut tohumları ektik birlikte
Hem hüznü, hem mutluluğu paylaştık
Fırtınaları kucakladı uçurtmalarımız
Birlikte onardık her bir kusuru, zararı
Özgürce uçabilmek, huzuru bulabilmek içindi tüm çabamız
Aklıma geliyorsun
Umut çiçekleri yeşeriyor içimde
Yüreğim bir divane mecnun misali
Aklım benden firari
Bilirim benim bu meczupluğum payidar
Karanlığın içinde ki parlak yıldız
Söyle bana yaşamın gizi ne?
Ne uğruna dönüyor şu garip dünya
Bir kum tanesi kadar yer kaplarken sonsuzlukta
Ne anlamlar yükledik yaşam denen şu yolculuğa
Korkularımızdan, yanlışlarımızdan kaça kaça
Eski kirli bir paspasın altına sakladık acımızı
Tüm o korkuları, kaygıları, doğruları, yanlışları
Dünde kaldı sevgiler, çoktan soldu yetiştirdiğimiz çiçekler
Anlamını yitirdi yaşam, kendi parmaklıklarımızın ardında geçer mi zaman?
Sabah saat beş
İnsanın duyguları, düşünceleri
Bir gülün sivri dikeni gibi batar mı ruhuna?
Batarmış bunu sonradan öğrendim
Sabah ezanını işittim o vakit
Rengarenk çiçekler açardı bahçemizde
Yabani bir gül yetiştirdim ellerimle
Tenimi deşip, ruhuma battı dikenleri
Bitmek bilmez mi mevsimlerin en soğuğu?
Sessizliğin dayanılmaz çığlığı hala kulaklarımda
İçimi körükleyen ateşi söndürmeye niyetlendi bilinmezlik
Savaş meydanında ne bir ses, ne bir nefes yok oysa
Kanayan yaralarımı dağladım, tuz bastım bir başıma
Kulaklarda yankılanan lâkırdılar sustular
Kapat pencerelerini, sessizlik bile işitilmez artık
Vaktinden çok önce olgunlaştı bu ulu ağacın meyveleri
Çürümeye yüz tuttular, potansiyellerinin gölgesinde
Aynadan yansıyorlar, saçlarımın arasına dökülen aklar
Hissizleştik günden güne, dilimizde tatsız küfürler
Sorulmadı hiçbir yanlış, duygularımız diri diri gömüldüler
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!