Bir başkadır Edirne’de bahar ayları ;
Yapraklarla donanır ağaç dalları
Meriç’e -Tunca’ya bereket yağar
Mutlulukla dolup-taşar Serhat Boyları
Parmak izi duran taş sarayları
Adalet Kasrı ile diğer kasr’ları
Tarihe damga vuran tüm pehlivanları;
Kurtdereli, Adalı , Aliço'ları
Ve halâ peşrev çeken genç pehlivanları
Yeşil Sarayiçi’nin tüm mekanları
Meriç’in, Tunca’nın dalgın suları
Köprüleri, kuşları , söğüt dalları
Lozan Caddesi’ndeki karaağaçları
Edirne’ye neşe katar bahar ayları
Rüstem Paşa adındaki kervansarayı
Çok sayıda kubbesi, taş yapısıyla
Uzatarak ayaklarını yokuş aşağı
Çilingirler Çarşısı’na öyle bakar ki
Dört yüz elli yıllık o genç yaşıyla !
Mimar Sinan kokan kesme taşıyla
Sadrazam Rüstem Paşa'nın şanlı adıyla
İnsanı mutlu eder bahar ayları
Camiler sesi olur Edirmenimiz:
Örneğin; Eski Cami uzatır elin
Üç Şerefeli, Burmalı bakarlar derin
Muradiye, yüksekten bakınan gelin
Selimiye haykırır: "mutlaka gelin!"
Badem Ezme, devaimisk , tava ciğeri
Edirne’ye lezzet katar bahar ayları
Ali Paşa , Arasta, bir de Bedesten
Zaman makinesidirler; gel gör istersen
Hint’te mi, Çin’de mi , Maçin’de misin ?
Asla karar veremezsin burda gezerken
Meriç'‘te durgun durgun akarken sular
Öpücükler gönderir minik balıklar
Söğütlerin kökünü okşayan Tunca
Bir görseniz nasıl da “edalı” akar
Bülbüller türkü söyler yeşil dallarda
Martılar dört mevsim hep havalarda
Güvercinler kanat çırpar tüm çarşılarda
Minareler , lâle gibi dört bir tarafta
Güvercinler uçuşurken kaldırımlarda
İnsanlar cıvıl cıvıl gezer yollarda
Açığı ,kapalısı tüm çarşılarda
Sarayiçi, Balıkpazar ve Saraçlarda
Arasta,Çilingirler, AliPaşa'da
Edirne cıvıl cıvıl olur bahardv
Ve baharın ardından gelen aylarda
Saraçlar’dan çıkınca setler üstüne
Câmiler görünür vermiş el ele;
Süleymaniye, Darül Hadis , Hasan Sezai
Yeşilce, Gazi Mihal, Şah Melek Cami
Tekgöz Köprüsü’nün yanına kadar
Edirne Gerdanı'nın gerdanlığında
Ard arda sıralı inciler gibi
Bizleri beklerler bahar ayında
0nların yakınında bir Çakır Ağa
Saraçhane Çeşmesi’nin durur başında
Beylerbeyi ,Yıldırım, Bayezıt Cami
Halâ destan yazarlar Tunca boyunda
“Estergon Kalesi su başı durak
Kemirir gönlümü bir sinsi Fırak
Gönül yâr peşinde /Yâr ondan ırak
Akma Tuna akma ben bir dertliyim
Yâr peşinde koşan kara bahtlıyım”
Bu gerdanlık üstünde bir başka inci
İkinci Bayezıt’ın dev külliyesi ;
Dar'üş şifa müzesi ve medresesi
Çift minareli camisi , hünkâr mahfili
Şahane’den de üstün kubbeleriyle
Selimiye’nin buradan görüntüsüyle
Bayezit Köprüsü’nün kemerleriyle
Büyüler buraya gelip-gideni
Dersen ki; doksan yıllık bu payitahtın
Bunların dışında yok mu eseri?
Derim ki ; olmaz mı, bulunur elbet
Yeter ki baharda gör Edirne’yi
Darül Hadis Cami’in yakınlarında
Uzunkaldırım Semti dolaylarında
Avrupa’nın en büyük Sinagog’uyla
0rtadoks Kilisesi’nin kendisi burda
Selimiye Camii’nin tam arkasında
Saray Hamamı’nın hemen yanında
Selimiye Müzesi’nin tam karşısında
“Mermer Mezar Taşları Müzesi “ burda
"Dönülmez akşamın ufuklarında.."
Şarkısını çağrıştıran bu eşsiz taşlar
Bu müzeyi ,kabristana benzetse bile
İnanın burası taştan lâlezar!
Sarıklısı kavuklusu, salkımlı'sıyla
Saray'dan kalma taş hamamı’yla
Yüzlerce yazılı mezar taşıyla
Hatırlatır bizlere eski günleri:
“Genç 0sman dediğin bir küçük uşak
Beline bağlamış ibrişim kuşak
Askerin içinde birinci uşak
Allah Allah deyip geçti genç 0sman”
Yine aynı bölgede genç Kent Müzesi
Hayran eder insanı iç döşemesi
Kullanılan eşyalar, şahsiyetleri
Müze değil, tahtadan zaman tüneli !
Selimiye Müzesi ; zambak, lâle’yse
Kent Müzesi sadece LÂLE BAHÇESİ !
Ceddinin gezindiği bu bahçelerde
Gezinmek istersen her hangi bir ayda
Dört mevsim uygunsa da, sen beni dinle
Bahar aylarında sen gel buraya
Sonra o köprüler , köprüler yok mu?
Köprülerin “gel!” diyen bakışı yok mu ?
İnsanın gönlüne akışı yok mu ?
Göreni bir anda yakışı yok mu ?
Örneğin; Meriç'in suları yok mu?
Buradan güneşin batışı yok mu?
Selimiye'nin "gel! diyen çağrısı yok mu?
Faytonların köprüden geçişi yok mu?
Bir tabak "patates" bir bardak ayran
İnsanı meftûn eder bahar ayları
Mezitbey, Sokullu ,Tahta Hamamı
Havlucular Hanı'yla, Deveci Hanı
Edirne'nin meşhur babalarını;
Hasan Sezai'yi, Koyuncu Baba'yı
Kesikbaş Baba'yı, Tütünsüz Baba'yı
Cami hazrelerindeki taş mezarları
İnsanı sarhoş eden dar sokakları
Çeyiz sandığındaki eşyalar gibi
Yok olmadan gel-gör bahar ayları
Şükrü Paşa Anıtı ve de tabyalar
0 sancılı günlere ağıtlar yakar
Onları görür görmez t ekrar diriklir
Balkan Harbi’ndeki bütün acılar ;
Sarayiçi mevkiinde tutsak olanlar
Ağaç kabuğu yiyen o kahramanlar
Vatana en değerli şeyi sunarak
Burada şehit olan bütün aslanlar
Burda türkü söyler tüm yaz ayları
Bir de kekik kokan bahar ayları
Sonra, Karaağaç’taki L0ZAN ANITI
Halâ dumanı tüten o TREN GARI
Haykırırlar :"UNUTMA ATALARINI!"
Koru-kolla , sahip çık cumhuriyete
O’nunla korudun bu varlıkları..”
Saymakla bitmez ki, neler var neler
Tüm bunlara tanık olan o ahşap evler
Bizlere hatırlatır eski günleri ;
Örneğin; camlardaki mum çiçekleri
Bahçedeki zambaklar, Hanım elleri
Tuğ-i Şah Lâleleri, Şebboy Çiçeği
Renk renk Kasımpatları, renkli gülleri
Saksıda fesleğenler ve diğerleri
Pencereden bakınan ev sahipleri
Hala bu evlerde yaşarmış gibi
Cumbalı, pancurlu camlar ardından
Bizlere el sallarlar bahar ayları!
....................*............
.
Kayıt Tarihi : 21.3.2019 12:38:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
14.nisan.2019-Pazar, gözden geçirildi İyi bir pazar geçirmeniz dileğiyle. Edirne'nin tarihi-kültürel değerlerini tanıtmak, geçlerde bu değerler sahip çıkma duygusunun geliştirmesine katkı sunmak, ve Edirne Turizmi'ne katkı sağlamak amacıyla yazıldı

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!