Mısralardaki ifade maharetini;
İşitirken, raks’a gelen gönül;
Mütalaa ufkunda uçuşan binlerce bülbül,
Hicab edip sus-pus oldular.
Bu hitaba mashar GÜLLER;
Mahcubiyetten kızardı yüzleri..
Haddini bilen,vahşet ise;
İnlerine çekilip, kayboldular..
Sadece bülbül gelmezki nutka..
Mukabele-i bilmisil, ona..
Başta gül ve tüm güzellikler,
Kendilerini ifade için geldiler nutka..
Konuşmalar resmedilmişse mısralarda;
Sınırsız ufkun derin pembeliklerinde,
Yayılıyordu tayf-tayf..
O hüşyar gönüllere..
Pınar olan hitabetin,
Latif beyanlarında;
Tatlı meyvelerini takdim ediyorlardı..
Aklın tablalarında..
İdrak, odasına çekilmiş;
Mana ismindeki, haremiyle halvette iken,
Güzel ve güzellik adına meyveleri,
Yudum-yudum mas ediyorlardı..
O nazenin sanatkar ellerle sunulan kelam meyveleri,
Tentenelerdeki zemzemeyi,
Meltemlerle gelen hemhemeyi,
Tasvire koyulduğunda;
Gönüller elbette raks’a gelecek..
Vahşet ar edip saklanacaktı..
Pınarlarla aşk insicama gelecek,
Muhabbet ve şefkat coşacaktı..
Usta olan beyan,
Eroğlu er kelam,
Sultanların sultanı, hitap,
Yiğit ve mert sözler,
Mısralardaki sözler,
Akacaktı şırıl-şırıl..
Raks’a gelecekti gönüller..
23/06/2008
Bedri Tahir AdaklıKayıt Tarihi : 24.6.2008 15:18:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

(Edebi olmayanın dini yoktur.) ' EDEB YA HU'
da denmiş.'İlla edeb illa edeb de... Üdeba edepli olacak ki edebiyat tertemiz olsun.
'Gönüller elbette raksa gelecek,
Vahşet ar edip saklanacaktır.Çok güzel. 10//on
TÜM YORUMLAR (4)