adını bıçaklıyorum
kurşun gözlerine değin
sadece ağlıyorsun
zılgıt kuyusunda bakire
adının kanadığını görüyorsun
sadece gülüyorsun
Zahiri arıyorum
Yani sen sandığım gölgeyi
Ki görüneni arıyor gözlerim
Görünen altında yatan görünmeyeni
Her arayışım çıplaklıkta gizli
Her umut kendi yarasına sancır
yaram
dönülmez akşamlara değin
kana!
kanadığını göreceğim
ki bir yüreğin kıyısından geçen
ve o sevdaya tanıklık eden
gölgesi olmayan kadınlar tanıdım
ve nihayetinde çocuklarını
kapı önlerinde hüzün süpüren kadınları
çocukları sırtlarında karlı bir dağ gibi duran
ve kamburluğunu içine gömen çocuklarını
diline sadık bir yalanı mırıldanıyorlardı
etik değil
göz kapaklarımın arkasına
patavatsız gülüşler döşemek
don kişotluğuma
değirmenler döndürmek
etik değil
Bu coğrafyanın florası hüzündür
Ürkektir tüm çocukluğuyla yağmur
Bir yumurta bir dondurma eder
Takasa mecbur bırakılmış her aşkta
Ve her çocuk esmerliği ile belli eder kendini
Yüzü yorgundur tüm dağların
Karalara indirilmiş gemilerden
Kan rengi denizlerde yüzen
Yunusların yüreğinden geliyorum
Cebimde ödenmemiş su faturası
Fırtınaları gölgeleyen leventler
Parola
Saat sekize çeyrek kala
Bir devrin kapısındayım
Bir dinozor fosili
Ve de aralanmış tüm kapılar
Kilidi şifreli bir kadın sesi
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!