Karıncalanan boynumun alaşağı ettiği kaypak hislerden çekip al beni.
Yaka silkelediğim utanmazlığından hayrete düşen yanımı soy.
Ve ağzına oturttuğun dünyana yasla çekimserliğimi.
Gözümü boya, salıver nağmeli fısıltılarını kaldırımlara.
Eyfel’in dibindeki âşıklara beni göster:
-Regarde: mon poète sourit - diye!
Ve Paris başıma geçer gibi olsun şaşkınlığımdan.
Uslu olan yanımdan başla kışkırtmaya,
Yaramı, bir ışgının dönüştüğü renklerle tehdit et.
Cilveli gölgelerin kavşağından, pay çıkar kendine.
Yerden kesilince ayağım, bana benzemeyen kadını tanımaya başla.
Arzuladığın, sabırlı, savunmasız, bahaneleriyle tükenmiş kadını.
Sana benden bir sayfa açtım. Saç diplerim bir tarihin ön ayağı.
Otağının penceresindeki dilsiz âşıkları, şahmeranı,
Kurşunları yaklaştıramam köprüye. Su hırçın, toprak kaygan.
Hazımsızlığını iğne deliğinden geçiren atlıların, oyununa gelmem
Çingece ve diktatörce sevmeleri payınsamaz benim yüreğim.
Üşengeç bakışmaları tersleyerek, yarıladım şehrin dalgın gün batımlarını.
Lacivert duvarlara kritik teklifler yağdırdım, çiziklerle.
Öçle alazlanan bir kırmızı ikimizin arası. Kasılıyor kaldırımlar gece yalnızlığında.
Ben siyah tutkuların durağında, çetrefilli rüyalar sağanağı.
Tut ki ellerimi, caymasın aklım.
Dağ kokularını, uzağı çatlatırcasına geleyim sana.
Ellerimin armağanı, EdelWeiss çiçeği,
O dağ asaleti, hırpalıyor gök kıvrımlarını aldatan aşkları.
Münbit baharlardan geçtim, size ne iki kaşımın arasındaki tufandan!
Tanrısız yeminler çarpışamaz göğsümde. Sessizliğin beni yakaladığı yerden
Şehrin mahzenlerini taşlıyorum, ulu orta bin bir gururla.
Güneşe dişiliğini okşatan sardunyalar, ispiyonlasa da bakışlarımı
Rest çeken kolumu sıvazlıyorum, Latince gülüşmeler üşüşüyor başıma.
Frengiyle altüst olan masalın sağ tarafından,
Gençliğine dayadığın merdiven aklamaz seni.
Aşk kaç sabah cinneti kusturduysa, ağırlaşıyor yürümelerin.
Okkalı bir kıskançlık saçlarında /alnında gürültü, cümbüş!
Sorgu yok deli akan kanlara. Bitap düşene kadar esecek bağrında rüzgâr.
Yaşanmışlık işlendikçe derine, gülüp geçiyorsun sevimsizliğine.
Biraz kir, biraz safsata ve yeniden karışıyoruz kireç tutmuş anılarına.
Bir geyiğin gözlerinde, hapis yatar gibi davet beni sıcaklığına,
Hararetlendir sevmenin olasılığını!
Vakitlerden sızarak, Zambu' nun dallarına uzanan hayaller yığ göğsüme.
Kelepir sevinçlere inat, yeniden isim bulalım Mayıs yenilgisine.
Bir ırmak yatağından fışkırır gibi saçılsın, umut çağıma.
Kirpik ve tırtıl diye söze başlayan falcılara, emeği anlat.
Toz, duman, mermi bıksın bu laçka yaşamdan.
İflas eden manevi dünyalarda çaksın şimşekler,
Bir sevgilinin ahı olsun yağmur ve çiçekler.
Bıktım! Durmadan durmadan başa dönüp, savaşmaktan.
Keyifli sözcükler, aşk çılgınlığı ve şehir hesap soruyor korkaklığıma.
/Sokak müzisyeni kaldırımların tansiyonu yükseltiyor
Lara fabian’dan, ‘j et’aime’ i dolamış ağzına adam.
Leylak kokulu öpüşlerin, resmini çiziyor Van Gogh.
Kuklacı, şakacı bir subay, köprü altından geçiriyor şehri… /
Ve
Şehir tığın ucunda yeniden şekillenirken,
İkimizin arasından geçiyor akşam.
Alacaklı gibi bakan uykusuzlara bir (-mış) sesi
Suda esneyen ince bir nar dalının hevesi, akşam.
Şuh bir bakış, koparış. Dudağıma tutuyorum akşamı
Dudak bükerek, abartılı bir çekişmeyle tavır alıyoruz birbirimize.
Etimdeki güneş lekesi, güç veriyor çehreme.
Bir an inan(mış) gibi yapıyorum sana.
Alaca, aksak bir kuşun gagasına şiir bırakıyorum.
Benim aşk meleğim ah! Joséphine, zaman sen oluyorsun âşıklara.
Geri doğru adım atarken, ayak parmaklarımı çıtlatıyorum.
Ve oracıkta bulutlara çıkarıyorum genzimi yakan hırslarımı.
Bir çengelli iğneyle tutturur gibi tuttur marifetlerini boynuma.
Utangaçlığım, gıcık tutmuşçasına boğazımda tekrarlanırken
Yalpa vurmuş bıkkınlığımdan yeşereyim tekrardan.
O müzmin inadınla, hadi kolaysa kandır beni.
Bir dişin çağdaşlığında zırvalayan küfür gibi
Yaklaş çekimser serseri dik başlı adımlarıma.
Gardımı indirdim, bir bulanık su daha dolsun çinko taslara.
Mübrem bir günahım! Nazenin ay kırıklarına çarpa çarpa aşk dedim,
hoşnut olmasam da kalbinden…
Şehvet esirleri, çiçekli masa örtüleri, sigara küllükleri ve eğri aşklarla
her gün öldürülen bir kadınım ben! Ey levm.
Başucumda, EdelWeiss.
Amour, amour. Amour?
Kayıt Tarihi : 14.8.2022 00:55:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!