Kahpelikler kara çalı olmuş, ben, uçlarındaki çiçeklerin güzelliğine methiyeler düzüyordum.
Kan tere batmış ellerimi yağmurlarda yıkıyordum.
Sonra, sıcak rüzgârlar esti, güller kurudu dalında.
Zaman aldı beni benden, yaraların izi kaldı.
Moraran dudağımda.
Yılkı atları, terk edilmisliğin hüznüyle dolaşıyor kırlarda.
Kullanılıp atılmanın acısı inliyor dağlarda.
Merada akan çeşmenin çağlayanında özümsüyor mutlulukları, terk edilecekleri zamanı bilmiyor ki, koşum atları.
Ilahi duyguya evrilir her acı gün batımında.
Mutluluklar kısa bir andır, geriye bakıldığında.
Saikalar düşer, şahikalar üzerine her yağmurda.
Irkilir her canlı, her saika, ışığında.
Gök gürültüleri bir meydan okumadır.
Doğa öfkesini bereketli yağmurlar arasına gizlemiştir.
Yeniden doğuş, yağmur damlasının öznesidir.
Nereden bakıyor bu gözler sana dünya.
Rüyalar aleminden gerçeğe evrilirken sabahın şafağında doğuyor umut, gerçeğin kalbinde.
Ellerimin yorgun çizgilerine doğuyor güneş,
sabahın eriminde.
Özümdeki güneş, zamana kırgın.
Loş ışıklar içindeyim,
terkedilmişliğin çilekeşliği gözlerimde.
Dünyadan izolemiyim ki, cam fanus içinde.
Tırmanmak nafile, olduğum yerde zamana sayıyorum.
Hep bir empati içimde,
yok oluşun nüvesini kendimde sınıyorum.
Lan! Bu berduş halime görmeden,
Kendimi çoktan sönüp yok
olmuş,yıldız ışıklarında sınıyorum.
Kayıp şehirlerin karakollarında ellerim kelepçeli.
Sorgu odaları keşmekeş,
her suçun ispatı benden soruluyor.
Oysa ben, bir yudum insan.
Her haykırışımda falaka izleri.
Dağlarda yankılanıyor.
Ben, günah keçisi olmaya razı.
Dağlar mekânım olsun.
Kara çalıların dikeninin acısı dilimde yer bulsun.
Her acıya çilekeşsin be gönül,
Ben acıların içinde mutluluk güllerini keşfetmiş adamım.
Ben, sayfalara kelime kelime düşerken,
Gözlerimde mat, dilde nadanım.
Kayıt Tarihi : 13.5.2025 19:26:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!